ChannelPro » Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon

Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon

ToplumDüşmanı

Dosya 10

YENİLMEK BAŞKA, TESLİM OLMAK İSE BAŞKA BİR ŞEYDİR!
Mustafa Karahan, fabrikadaki sıradan bir işçi değildi, aynı zamanda İzmir’deki mahallelerde yapılan devrimci örgütlenmelerin de içinde aktif olarak yer alıyordu. Tankerlerle suların taşındığı, çamurlu sokakların olduğu mahallelerde çalışmalar yapılıyor ve örgütlü bir yapının ayakları oluşturuluyordu. İşçiler günümüzdeki işçi profilinden uzak, sistemi sorgulayan ve muhalefet eden bir yapıdaydı. Bunda en büyük etken de siyasi örgütlerin çalışmalarıydı. Yoksullukla mücadele eden ve emeği sömürülen işçiler çeşitli etkinliklerle örgütlü hale gelmişti. Belki de Tariş direnişinin mahallelere ve üniversitelere kadar taşınmasının en önemli nedeniydi.

»Mahallelerdeki örgütlenme çalışmalarınızdan bahsedersek, neler yapıyordunuz?
O dönemi biraz güncellemek gerekirse; devrimcilerin yoksulların semtlerinde yaptıkları çalışmalarla da ilintilidir. Liselerde üniversitede okuyan devrimci gençlerin bu mahallelerde ve fabrikalarda bizzat okul yaşamlarından, kendi yaşamlarından feragat edip  oralarda çalışma yapmalarının bunda çok büyük bir etkisi vardır. Bu gençlerin yaşam biçimleriyle de halkın güvenini kazandığı ve sözlerinin saygıyla dinlendiği, yani inandırıcı bir devrimci siyaset yapmalarının sonucuydu. Fabrikalarda çalışan işçilerin mahallelerini sadece sığındıkları bir ev değil; her türlü soruna ortak tavır alınması gereğinin de bilincinde olunduğu bir dönemdi. Bu dönem, cep telefonu değil evlerde telefonun dahi lüks olduğu  tozlu yolunun, elektriksiz, susuz  alt yapısız bir sürecin de daha Tariş’e saldırılmasından bir saat içersinde organize olunmuş ve Tariş iplik fabrikasına giden yollar kesilmiş, asıl çatışma burada barikatlarda başlamıştı. Maksat güvenlik güçlerinin gücünü ve dikkatini buraya çekmek içindi. Bu Balçova, Yamanlar, Gültepe, Altındağ, Çamdibi, Ege Üniversitesi gibi pek çok yerde birden oluşturulan bir tepkiydi, örgütlü bir tepki... Yaptığımız bir etkinlikte Çiğli’de yüzün üstünde erkek çocuğuna konserli bir sünnet düğünü yapmıştık. Konsere Edip Akbayram ve Selda Bağcan’ı getirmiştik. Ecevit hükümeti bu çalışmalardan ve sendikalardan  rahatsız oldu. Sisteme karşı,  muhalefet etmeyi öğrenen insanlar yetişiyordu. Bu da hükümetin oy kaybı demekti. Rahatsız olan hükümet mahalle çalışması yapan herkesi araştırırdı. O dönemde birçok arkadaşımız bu nedenle Tariş’teki işinden oldu.

»Kadınların gerek mahallelerde gerekse fabrikadaki direnişlerinden söz ediliyor. Çiğli İplik’teki kadın işçilerin mücadeledeki yeri nasıldı?
Fabrikanın düzeninde kadınlar en sonda yer alan  bobin bölümünde çalışırdı ve o bölüm de fabrikanın girişindeydi. Fabrikaya ilk baskın yapıldığında ilk müdahale kadınlara yapıldı. O kadar cesur ve soğuk kanlı davranmışlardı ki, takdir edilmeye değerdi. Mahalle işgallerinde kurulan barikatlarda kadınlar en öndeydi. Biz fabrikada direnirken  yanımızda onlar vardı, işçiler içerde mahalleliler yemek ve battaniye yardımında hiç yalnız bırakmadı Tariş işçisini. O zaman Yeni asır ve Tercüman gazetesi, Tariş’in sürekli kötüye gittiğini, işçilerin fabrikaları zarara uğrattığını yazdı. (Oysa Tariş yüzde 150 kâr ediyordu ve Balkanlar’ın en iyi işletmesiydi!)  Tercüman gazetesinden Rauf Tamer'in kaleme aldığı bir yazıyı Yeni Asır gazetesi manşete taşıdı. İşçilerin duvarlara “Rus askerine selam dur, Türk askerini arkadan vur!” gibi bir yazı yazdığını iddia edecek kadar çirkinleşmişlerdi. Ama bu karalamalara rağmen kamuoyu işçilere sahip çıkmıştı. Bu tür karalamalar işçileri çok germişti ve kadın işçilerde de müdahalelerde korkmadan ve cesurca bir karşı koyma yaşandı.

»Son saldırıya gelirsek, işgallerin yaşandığı süreçten bahseder misiniz?
İşçiler ve devrimci kamuoyu zaten bu saldırılara hazırlıklıydı. Gazetelerin bu provokatif yayınlarına karşı devrimci gruplar bir araya gelerek direniş komitesi kurmuşlar ve kamuoyuna da açıklamışlardı. Direniş, sabaha karşı Tariş ünitelerini saran güvenlik kurumları ile işçiler arasında yaşandı. İki aşamalı, ama birbiriyle de iç içe giren bir süreçti bu 22 Ocak-14 Şubat tarihleri arası. Birincisinde devrimci işçilerin sendikal yapıya rağmen direnişin başından beri direnişe karşı olan DİSK Genel Merkezi ve Tekstil Genel Başkanı da dahil kafaları kırılınca, onların da bu direnişin yanında gönülsüzde olsa yer almaları olarak tarif edilebilir. Kısa bir süre sonra işverenin gazete ilanıyla binlece işçiye çıkışı ve makinalarda revizyonu dayatınca barikatlar yeniden fabrika önlerine kuruldu. Beş gün içerde kaldık, iki bin 200 çalışan vardı bin 700’ü direnişe katıldı. Sabaha kadar barikat yapıyorduk, öyle ki Çanakkale yoluna barikat kurmuştuk. Sabaha kadar barikat döşüyor, dönerken de polisle çatışıyorduk. Silahlı bir mücadele veriyorduk. Kalaşnikoflarla kendimizi savunuyorduk, başka şans bırakmamışlardı bize. Dışarıdan “teslim olun, size şu kadar süre” diye anonslar edilirken, içerden de direniş sloganları atılıyordu. Belirttikleri süre sonunda demir kapıları kariyerlerle ezip açtılar. İçeri gaz bombaları ve kurşun yağdırmaya başladılar. Önce bir panik havası oluşsa da çabuk toparlanıldı. Kadınlar bobin bölümünde ki orası onların en yoğun olarak çalıştığı bölüm ve kendi ikinci evleri idi. Yani yerlerini savundular. Bu diğer işçilere de cesaret verdi bu kez de içerden ele avuca ne geçtiyse yanıt verilmeye başlandı. Yukardan florasan ampullerinin patlamış camları yağıyor. Fabrikanın içi kesif bir gaz dumanı içinde kalmış, fakat güvenlik kuvvetleri geri çekilmek zorunda kalmıştı. Aradan bir zaman sonra yeniden saldırdılar aynı gayretle karşı konuldu ve geri çekildiler yeniden. Bu kez tam tersi yerlerden fabrika duvarları da dışarıdan delinerek harman hallaç denilen yerden saldıracaklardı. O tarafa yönelindi. Bu arada genel merkez yöneticileri de güvenlik kuvvetleriyle görüşüyordu. İçeriye geldiler. Kimseye bir zarar verilmeyeceğini, kimsenin burnunun dahi kanamayacağını ve teslim olmamamızı, dışarı çıkmamızı istediler. Devrimci işçiler buna karşı çıkmasına rağmen bazı gruplar bu karara uydular ve içerde bir ikili tartışmalar başladı. Bir kısmı zaten tartışma anında dahi açılan deliklerden dışarı çıkmaya başladılar. Dışarı çıkanlar da bu verilen vaatlerin tam tersi olduğunu gördü. Daha kapının önünde yerlerde işçilerin üzerinde tepinmeye başladı toplum polisleri. Direnişin bitmesinin bir diğer psikolojik yanı ilk direnişe polis gelirken ikinci işgalde polisin operasyona katılmamasıydı. Askerlere karşı daha az direngen davranılıyordu. Sonucunu özetlersek Tariş direnişi topuyla tankıyla onbinlerce güvenlik gücüyle etrafı çevrilse de, boyun eğilmeyeceğin de tarihidir. Eşit olmayan bir savaşta kaba güç karşısında yenilmek başka, mevcut durumu görüp teslim olmak başka bir şeydir.

»MHP’liler  Çiğli İplik’te de çalıştı  mı?
Onlar Çiğli’ye giremedi bile, tüm faşistleri atmıştık fabrikadan. Ama diğer fabrikalardan adam toplayıp, devrimci işçilerin, öğrencilerin üstüne saldırmaya gönderdiğini çok iyi biliyorduk. MHP 1980 öncesi İzmir’de zayıftı, zaten o nedenle örgütlenmeyi Tariş üzerinden yapmaya çalışıyorlardı.

»Bu halk devlete nasıl isyan ediyor?
Bu halkın geleneğinde devlete isyan etmek yoktur aslında. Osmanlıdan günümüze hep öyle terbiye edilmiştir. Devlet kerimdir, babadır, ağadır. Karşı gelinmez, yıkılmaz ama o hep yıkar, çarpar; bugüne kadar da bu psikoloji genel anlamda pek bozulmamıştır. Ama şu da bir gerçek ki o kerim devlete karşı çıkanlar, dağa çıkanlar, o sindirilmiş yüreklerin dağlarda, kentlerde en sevdiği, saygı duyduğu insanlardır. Bu Osmanlı’da efe söylencelerinde, Köroğlu’nda, Dadaloğlu’nda, günümüzde Mahirler’de, Denizler’de, İbrahimler’de olduğu gibi... Bu insanlar doğru duruşlarıyla örnek alınan insanlardır. İşte 70'li yıllarda böyle bir rüzgârı arkasına alan bir devrimci hareket vardı ve karşı çıkmayı öğrettiği her yerde de isyan etmeyi de böyle öğrendi bu halk.

»Günümüz işçi hareketinde Tekel işçilerinin iki ayı aşkındır süren direnişlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Tariş direnişi ile Tekel direnişini nasıl karşılaştırabiliriz?
Ortak yanları sendikaların bürokratik yaklaşımları. O zamanki DİSK ile şimdiki Türk-İş arasında hiç bir fark yok. Hatta şimdiki DİSK Türk-İş ‘ten daha beter. O zamanlar fabrikada çalışan işçiler sendikacılık yapıyordu, şimdikilerin işçiden haberi yok. İşçiden kopuk sendikacılık mı olur. Tariş’te DİSK direnişe karşıydı, ne zamanki işçiden dayak yediler o zaman destek verdiler.  Tekel işçileri Tariş işçilerine göre çok daha az maaş alırken direniyorlar. Bugün Tekel işçileri direnişe devam ediyorsa bu devrimcilerin desteğinden kaynaklanıyor. Ne sendikalar ne de meclisteki siyasi partiler bu direnişe destek olmadı. Sendikal bürokrasinin olduğu yerde işçiler hiç bir şey yapamaz, hiç bir işçi greve gitmez.  1980 darbesinde kapatılmayan tek sendika olan Türk-İş’in devlete karşı bir eylemi başarıyla gerçekleştirmesi beklenemez.
***
Saldırılar üçüncü MC hükümeti ile artar
1979 yılının Ekim ayında CHP hükümeti düştükten sonra, yeniden MHP ve MSP’nin desteğiyle Süleyman Demirel’in Başbakanlığında Adalet Partisi hükümeti, diğer adıyla üçüncü MC hükümeti kurulur. Bu hükümetin ilk icraatlarından biri, yeniden Tariş fabriklarında operasyon yapmak olacaktır. Tariş başta olmak üzere, Ant-Birlik, Çuko-Birlik, Fisko-Birlik, üçüncü MC hükümetinin operasyon yapacağı kuruluşların arasındadır. Buralara yapacakları operasyonlara kamuoyu oluşturmak için de, yazılı medya üzerinden propaganda başlatılır.
Bugün nasıl ki Ankara’da direnen ve işini geri isteyen Tekel işçileri için “yan gelip yatıyorlar” denilerek karalanmak isteniyorsa, o günlerde de Tariş işçileri için aynı kara propaganda yapılır. O günlerde İzmir’de yayınlanan Yeni Asır Gazetesi günlerce attığı “Tariş’te üretim yapılamıyor”, “Tariş’te fabrikalar komünist anarşistlerin üssü olmuştur” manşetlerinde hükümetin yapacağı operasyonlar için kamuoyu oluşturma uğraşına girerler. Oysa devrimci işçilerin çalıştığı dönemde Tariş’teki üretim yüzde 90 gibi rekor bir düzeye ulaşmıştı. Özel olarak hedef seçilen Çiğli İplik Fabrikası’nın müdürü, Genel Müdürlüğe sunduğu raporda “hiçbir terör olayına rastlamadığını” bildirmişti.
Gazeteler bu propagandaları yaparken, aynı günlerde şehir dışından hükümet ve ortağı partinin yandaşı insanlar getirilerek otellere yerleşirilir, Tariş’ten çıkarılacak işçilerin yerine işe başlamak için bekletilir. MC hükümetinin, propagandaların ve hazırlıkların tek amacı vardır. Tariş’teki ilerici, devrimci ve demokrat işçileri ve DİSK’i fabrikalardan söküp atarak, fabrikaları yeniden faşist militanların üssü haline getirmektir.
MC hükümetinin Tariş’e yönelik hazırlıklarının farkında olan Tariş işçileri de aynı günlerde İzmir kamuoyuna bir bildiri yayımlayıp MC hükümetinin hazırlıklarını teşhir ederken, onların anladığı dilden yanıt vererek fabrikalarını savunacaklarını duyururlar. Takvim yaprakları 22 Ocak 1980’i gösterirken, jandarma desteğindeki polisler fabrikalara operasyon yapar. Sabahın erken saatlerinde belediye otobüsleriyle fabrikalara gelen polis, arama yapılacağını söyler. Ne var ki, panzerlerin kapıları kırdığı, duvarları yıktığı, kurşunların yağmur gibi yağdırıldığı bir arama pek görülen şey değildi. O gün polis böyle bir arama yapıyordu. Bu arama bahaneydi, yapılan açıkca bir operasyondu. İşçiler bu operasyona karşı koyar, özellike de Çiğli İplik Fabrikası işçileri, üzerinde çalıştıları makinelerin iğneleriyle, masuralarla kendilerini savunurlar. Çıplak bedenleriyle barikat kurarlar. Kadın işçiler barikatın en önünde yerlerini alır. İşçiler, polisi fabrikalarına sokmazlar. Dışarıda rastgele birkaç işçiyi gözaltına alan polis, Tariş’in diğer işyerleri olan üzüm işletmeleri ve yağ kombinasından onlarca işçiyi de gözaltına alır. Böylece MC hükümetinin aylarca yaptığı operasyon hazırlığı uygulamaya konulmuştur. Tüm Tariş işçilerinin bu operasyona yanıtı ise direniş olur. 22 Ocak günü şalterleri indirerek fabrikalarına kapanan işçiler, direnişlerinin taleplerini de İzmir ve dünya kamuoyuna açıklar: Fabrikalara yönelik tüm operasyonlar derhal durdurulsun, operasyonlardan polis ve yetkililer sorumlu tutulsun ve gözaltına alınanlar derhal serbest bırakılsın, iş ve can güvenliği sağlansın, hiçbir işçinin işten çıkarılmayacağına dair güvence verilsin.
Bu taleplerle başlayan ve 23 gün süren bir direniş, kısa sürede tüm İzmir’de duyulurken, İzmir halkı ve öğrenciler de işçilerin yanında yerlerini almakta gecikmezler. Kentin her noktasında direnişe destek eylemleri başlar. Kadınlar evlerinde hazırladıkları ekmekleri ve yemekleri direnişteki Tariş işçilerine yetiştirirler. Gültepe Belediyesi işçileri ilk gün öğlen yemeklerini Tariş işçileriyle paylaşır. Ege üniversitesi öğrencileri, üniversitelerini işgal eder, “direnişinizi, direnişimizle destekliyoruz” pankartları asar, üniversitenin önünden geçen şehirlerarası karayolunu trafiğe kapatarak yürüyüş yapar ve polisle çatışır. Bu çatışmada bir çok öğrenci yaralanırken, çok sayıda öğrenci de gözaltına alınır.
Tariş işçileri fabrikalarını işgal ederek direnişlerine devam ederken, İzmir’deki sınıf kardeşleri de onları yalnız bırakmazlar. 23 Ocak günü DİSK’e bağlı sendiklar iki saatlik grev yaparak direnişi selamlar. Tariş direnişi ülkede ve dünyada yankılanırken, o günlerde Erzurum’da kış tatbikatlarına katılan dönemin Genelkurmay Başkanı ve daha sonra 12 Eylül faşist cuntasının lideri olan Kenan Evren, Tariş direnişini ve Tariş işçilerini kastederek şunları söyler: “Biz dış düşmanlarla değil, iç düşmanlarla uğraşıyoruz”
Başbakan Süleyman Demirel de her fırsatta bağırır, “Devlet güçlüdür, Tariş’e girecektir” diye.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut facilisis interdum lacus, nec scelerisque magna vehicula et. Pellentesque nec eros mi. Sed ultricies tellus vel odio pellentesque non congue enim auctor. Fusce fermentum, magna non commodo fringilla, purus metus ultrices purus, ut laoreet est neque eu leo. Praesent suscipit diam nec quam luctus sit amet varius leo fermentum. Proin quis dolor nec diam aliquet bibendum et ac felis. Nunc ut ante vulputate mauris vehicula molestie. Praesent malesuada ipsum ac felis iaculis accumsan. Aenean dui sem, facilisis ut fermentum et, dignissim vitae odio. Donec pretium nisl sit amet nulla pharetra vulputate. In pellentesque bibendum consequat. Nullam eros diam, suscipit non rutrum vel, mollis sed augue. Nulla facilisi. Morbi facilisis, nisi at sodales facilisis, purus arcu luctus risus, ut lacinia metus lorem et metus. Cras tempus semper ante. Cras tincidunt euismod venenatis. Aliquam erat volutpat. Suspendisse tempor congue neque a aliquam.

Curabitur at est vel odio aliquam fermentum in vel tortor. Aliquam eget laoreet metus. Quisque auctor dolor fermentum nisi imperdiet vel placerat purus convallis. Fusce et risus eu justo euismod pellentesque. Suspendisse id viverra est. Aenean feugiat tincidunt urna et tristique. Etiam nunc nulla, elementum id dapibus vel, congue vitae purus. Pellentesque blandit enim eu tellus rhoncus id congue velit cursus. Phasellus interdum interdum ipsum, vel pharetra purus congue sed. Cras convallis elementum elementum.

Praesent dolor turpis, sodales mattis facilisis sit amet, commodo eu diam. Curabitur in neque felis, sed eleifend tellus. Nulla facilisi. Suspendisse vel suscipit eros. Vestibulum euismod turpis vel nunc sodales at vestibulum lectus dignissim. Donec quis magna lacus. Donec ultricies scelerisque purus, eu faucibus lorem tempor id. Cras egestas magna id nunc ullamcorper facilisis. In at est id felis lacinia aliquet. In hac habitasse platea dictumst. Donec molestie, eros ac venenatis posuere, erat dolor varius ligula, tempus interdum nisi dui ut sem. Suspendisse a euismod ligula. Fusce vitae erat orci, quis interdum turpis.

Curabitur quis orci non dolor fermentum tincidunt. Mauris quis massa ante, at semper nunc. Mauris in purus id ante gravida fermentum. Etiam hendrerit risus sit amet purus lacinia sollicitudin. Suspendisse mauris sapien, mattis eget accumsan et, suscipit in diam. Vestibulum nec diam et lectus euismod tempor. Quisque gravida luctus orci. Donec ornare, tellus et faucibus eleifend, felis eros fermentum ligula, in dapibus elit tellus a odio. Vivamus in iaculis justo. Cras convallis, sem id luctus fermentum, lacus lectus scelerisque lacus, id rhoncus est purus id ante.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut facilisis interdum lacus, nec scelerisque magna vehicula et. Pellentesque nec eros mi. Sed ultricies tellus vel odio pellentesque non congue enim auctor. Fusce fermentum, magna non commodo fringilla, purus metus ultrices purus, ut laoreet est neque eu leo. Praesent suscipit diam nec quam luctus sit amet varius leo fermentum. Proin quis dolor nec diam aliquet bibendum et ac felis. Nunc ut ante vulputate mauris vehicula molestie. Praesent malesuada ipsum ac felis iaculis accumsan. Aenean dui sem, facilisis ut fermentum et, dignissim vitae odio. Donec pretium nisl sit amet nulla pharetra vulputate. In pellentesque bibendum consequat. Nullam eros diam, suscipit non rutrum vel, mollis sed augue. Nulla facilisi. Morbi facilisis, nisi at sodales facilisis, purus arcu luctus risus, ut lacinia metus lorem et metus. Cras tempus semper ante. Cras tincidunt euismod venenatis. Aliquam erat volutpat. Suspendisse tempor congue neque a aliquam.

Curabitur at est vel odio aliquam fermentum in vel tortor. Aliquam eget laoreet metus. Quisque auctor dolor fermentum nisi imperdiet vel placerat purus convallis. Fusce et risus eu justo euismod pellentesque. Suspendisse id viverra est. Aenean feugiat tincidunt urna et tristique. Etiam nunc nulla, elementum id dapibus vel, congue vitae purus. Pellentesque blandit enim eu tellus rhoncus id congue velit cursus. Phasellus interdum interdum ipsum, vel pharetra purus congue sed. Cras convallis elementum elementum.

Praesent dolor turpis, sodales mattis facilisis sit amet, commodo eu diam. Curabitur in neque felis, sed eleifend tellus. Nulla facilisi. Suspendisse vel suscipit eros. Vestibulum euismod turpis vel nunc sodales at vestibulum lectus dignissim. Donec quis magna lacus. Donec ultricies scelerisque purus, eu faucibus lorem tempor id. Cras egestas magna id nunc ullamcorper facilisis. In at est id felis lacinia aliquet. In hac habitasse platea dictumst. Donec molestie, eros ac venenatis posuere, erat dolor varius ligula, tempus interdum nisi dui ut sem. Suspendisse a euismod ligula. Fusce vitae erat orci, quis interdum turpis.

Filed in: Media Tags: ,

You might like:

Amazon Sales Up 40% in 2010 Amazon Sales Up 40% in 2010

2 Responses to "Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon"

  1. admin says:

    Curabitur quis orci non dolor fermentum tincidunt.

  2. admin says:

    Mauris quis massa ante, at semper nunc.

Leave a Reply

Submit Comment
© 2014 ChannelPro. All rights reserved. XHTML / CSS Valid.
Proudly designed by Theme Junkie.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol