ChannelPro » Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon

Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon

ToplumDüşmanı

Dosya 25

TÜRKİYE SİNEMASINDA FESTİVALLER, JÜRİLER VE ÖDÜLLER ÜZERİNE... Sanat sevdalısı festivallerimiz, gerçekçi halkımız Festival filmi nedir? Baştan festivalleri hedefleyip, gişeyi düşünmeden sanat filmi yapılır mı? Türkiye’de ödüller hangi filmlere gidiyor? Jürilerin pür sanat aşkıyla yanıp tutuşan insanlardan oluşturulduğunu düşünen var mıdır? Türkiye sinemasının bugününe baktığımızda, topladıkları seyirciler açısından incelendiğinde kendilerini nasıl finanse ettiği kuşkulu birçok film var. Bunların bazıları için sinema sanatçıları arasında bile festival filmi deniyor. Gerçek anlamda bir festival filmi var mıdır? Yani daha baştan festivalleri hedefleyip, gişeyi düşünmeden, pür sanat yapma aşkına film yapılır mı? Bu birinci soru. İkinci soru daha da acı: Festivallerde gerçek anlamda sanat filmleri ödüllendirilmekte midir? Yani festivallerde ödül kriterleri gerçek anlamda yalnızca çok önemli filmlere mi verilmektedir? Festival jürilerinin pür sanat aşkıyla yanan insanlardan oluştuklarını düşünen insanlar var mıdır? Örneğin, bu yıl gösterime giren ‘Uzak İhtimal’ filmi Adana Film Festivali’nde en iyi yönetmen ödülü aldı. Yönetimin mükemmelliği jüri üyelerini baştan çıkaracak düzeyde miydi? İnsanın, ‘göz var nizam var dedirtecek denli açık yönetmenlik hatalarıyla dolu, bırakın iyi bir anlatıyı bu hataları nedeniyle izleyicinin rahatsız olmadan seyredemeyeceği bir filme en iyi yönetmen ödülü vermek… Ya da örneğin Seyfi Teoman’ın yönettiği ‘Tatil Kitabı’ adlı filmi ele alın: Birçok ödül aldı ülkemizde, ama seyirci sayısının sınırlılığını düşünmeden, filmin önemli bir anlatı olduğunu söyleyebilen, bunu iddia ederken filmsel metinle yazılı metin arasında ilişki kurabilen tek bir insan görmedim. Devam edelim: ‘Gitmek’ filmi ulusal ve uluslararası festivallerde birçok ödül aldı. Bunların arasında en iyi kadın oyuncu ödülü de vardı. Oysa düpedüz çok kötü oynanmıştı. Ama bunları bir kenara bırakın, festivallere kabul edilen ve ödüller verilen bu filmle ‘Bahoz’ (Fırtına) adlı filmi karşılaştırın. Sinematografik yönden ve dahası filmsel metnin derinliği açısından aklı başında hiç kimsenin ‘Gitmek’ filmini daha önemli bulduğunu iddia edebileceğini ben görmedim. ‘Bahoz’ kelimenin gerçek anlamıyla çok önemli bir sinematografik başarı göstermesine karşın Adana ve Antalya’da yarışamadı bile. Aynı yönetmenin çok başarılı bir belgeseli ‘Şavaklar’ da aynı kaderi paylaştı ve bu yıl Antalya’da ne kurmaca ne de belgesel kategoride yarışmaya alınmadı. Oysa son on yılın en önemli belgesellerinden birisiydi. Festivallerde saf sanat aşkı kriterlerinin geçerli olduğuna -açık söylüyorum- hiç inanmıyorum. Örneğin ben Kutluğ Ataman’ın adı silinse hiçbir Antalya jürisinin ‘Aya Seyahat’ filmini ulusal yarışmaya kabul edeceğine inanmıyorum. ‘Bahoz’un yarışmaya kabul edilmemesi kararının sinematografik gerekçelerle verildiğine de inanmıyorum. JÜRİDE ÖMÜR GEDİK... Peki, izleyiciyi sinemaya götüren nedir? Burası çok önemli: Hiç kimse izleyicinin saf sanat aşkıyla sinemaya gittiğini söylemiyor. Hatta izleyiciler arasında gittiği filme ‘gidilmez’ diye bir kategori sanat filmi hastası tanımlaması vardır. Geçmişte de şöyle ilginç bir söylem vardı: 1980’lerde gazetelerden sinema eleştirisi yavaş yavaş silinmeye başladığı zamanlarda Atilla Dorsay Cumhuriyet gazetesinde düzenli olarak yazardı. Eleştirileri gittikçe Amerikan filmlerine aşırı övgü yönüyle belirginleştiği bu yıllarda, üniversitelerde öğrencilerde öğretim görevlileri de Atilla Dorsay’ın git dediği filme gitmiyorum, gitme dediği filme ise kaçırmamak için çaba gösteriyorum derlerdi. Bugün seyircilerin belirli ve önemli bir bölümü festival filmi tanımlamasını seyredilmez diye kodlamak için veriyor: Ama elbette Oscar ödülleri için değil. Türkiye’de film tercihlerinde yazılı ya da görsel basındaki eleştirilerin çok önemli bir belirleyen olduğuna inanmıyoruz. İnsanlar bir yandan çok az okuyor, diğer yandan sinema eleştirmenlerinin konumu belki de yaygınlaştığından bu yana bugün saygınlıktan en uzak konumunda. İzleyiciyi sinemaya ne çeker? Bu soruya ilişkin çok tartışmalar olmuştur. Geçmişte yönetmenler de yapımcılar da bu soruya yanıt verirken, seyirciyi ağlatabilmeyi önemli bir kıstas olarak görürlerdi. Türkiye’nin hemen her mahallesinde, “Film nasıldı? O kadar güzeldi ki, çok ağladık” ya da “Gülmekten gözlerim yaşardı” cümleleri dile getirilmiştir. Bugün ise bu denklem biraz değişmiş görünüyor. Ama yine de izleyici Çağan Irmak’ın yönettiği hem ‘Babam ve Oğlum’ hem de ‘Issız Adam’da gözyaşını eksik etmedi, duygusallığın yoğunluğundan ve geçmişin güzel hatıralarından esinlenerek hem sayı bakımından hem de beğeni bakımından memnun kaldılar, memnun ettiler. Bunun yanı sıra giderek seyirci hâsılatı açısından yerli filmlerde “Çok ağladık ya da gülmekten gözlerim yaşardı” sözlerine hıncımızı aldık diye bir parantez daha eklendi. Sahte zaferlerde para ediyor (örneğin Kurtlar Vadisi serisi) sinemamızda. O zaman sorulması gereken soru bu veriyle netleşiyor: Neredeyse on yıllar boyunca “Çok ağladık, çok duygulandık”, “Gülmekten gözümden yaş geldi”, “Kahramanımız bizim yerimize gereken dersi verdi, sanal da olsa hıncımızı aldık”tan oluşan üçlü gişede temel kriter olmaya devam ediyor. Dikkat ederseniz, bu üçlünün birine damardan giren film hem gişede büyük iş yapıyor, hem de sinema yazarlarından daha çok genel anlamda köşe yazarları, televizyonda ise pek çok farklı dolayımla filmlere referans verenler gündemlerine alıyorlar bu filmleri. Ama bu filmlerin tanıtılmasına ve gittikçe bir toplumsal olay haline gelmesine neden olan filmlerin duyuruları değil, bunu kabul edelim. Yani o kadar reklamı ben yapsaydım, ben de gişede patlardım söylemi açıkça doğru değildir. Bu denklemde Türkiye’nin kültürel iklimi, doğu ile batı arasında sıkışmış bir halk, alınmamış hınçlarımızın çokluğu, sevgisiz ilişkiler yumağında her zaman gizli olan ‘alay edip küçük görme’ davranışı ve bunu pek gülünç bulan insanlarımız, örtülü de olsa cinselliğe ilgimiz ve bu ilgiden kaynaklanan espri meraklarımız, duygusal taşkınlıklara ve her şeyi tatlıya bağlamaya istekliliğimiz, çözemediğimiz sorunlarımıza sanal çözümlerle rahatlama isteğimiz, içinde yaşadığımız kültürel yapının açıkça dekadans özellikleri içermesi… gibi özellikler çok daha belirleyici oluyor. Bu açıdan bizi yola düşüren ne dünya görüşümüz, ne de estetik tercihlerimiz. Sinema bir tür popüler kültüre dönüşmüş durumda: açıkça söylemek gerekirse, popüler kültürün değişik bayağılıklarını hem çok iş yapan filmlerde hem de seyircilerin kendi özelliklerinde görebiliyoruz. Ömür Gedik gibi birisinin Antalya’ya jüri üyesi olması bile popülerlik merakımızın bir sonucudur, açık söyleyelim düpedüz bir bayağılıktır. YENİ YILMAZ GÜNEY ARAYIŞLARI Bir başka konu da güldürümüzün özellikleri: Türkiye’de mizah hep anlamlı bir etki alanı buldu. Bu konuda geçmişle bugünü karşılaştırdığımızda, geçmişte mizahımız çok daha siyasiydi, bugün ise saçma, absürde indirgeme, küçük görme, çarpıtarak aşağılayıcı nitelemeler ve en önemlisi de mizah eserlerinde aşırı derecede cinsellik vurgusu ön plana çıkıyor. Siyasi olanın ağırlığı gittikçe apolitikleşiyor ve aklımız çok daha uçkurda düğümleniyor. Bir de en belirgin olarak Mahsun Kırmızıgül olayı var: ‘Beyaz Melek’i övenler yetmedi, ‘Güneşi Gördüm’ filmi dolayısıyla Yılmaz Güney’e benzetenler çıktı. İşin gerçeği tam bir altın bamya adayı olmasıydı. Sevgili dostlar Kürtçe şarkı söylemek, Kürt sorunu hakkında bir film çekmek isteyen Ahmet Kaya’ya Onuncu ‘Yıl Marşı’ okuyarak karşı çıkan bir Yılmaz Güney düşünebiliyor musunuz? Peki, filmini bitirdikten sonra başta Ömür Gedik olmak üzere basınımızdan güzide isimlerini çağırıp yaptığı birkaç versiyon değişik kurguyu göstererek hangisi daha duygusal diye soran bir Yılmaz Güney? Yılmaz Güney filmlerinden sonra çeşitli insanlardan görüş alırdı, hatta örneğin ‘Düşman’ filminden sonra 1979 yılında Türkiye’nin çeşitli aydınları, eleştirmenler, tiyatro yazarları ve sinemacılarıyla Türk Film Arşivi’nde bir toplantı düzenleyip, filmden sonra tartışma da yapılmıştı. Diğer sanatçılar da filmlerini yaptıktan sonra saygı duydukları insanlara seyrettirip düşüncelerini sorarlar, normaldir bu. Ama hangisi daha ağlak diye sormak, hangisi gişede patlatır diye sormak, bunları güzide insanlara sormak? Yılmaz abiye yakıştırılabilir mi, bunlar? Peki, ‘Güneşi Gördüm’ filminin Türkiye’deki afişiyle Avrupa için hazırlanan afişi arasındaki fark düşünüldüğünde pek temiz niyetlerin ortaya çıktığını düşünebiliyor musunuz? İnsanlar hesapçı insanları sevmezler, gerçekten fazla hesap yapmak insanı içtenliksiz yapmaz mı? TÜRKLER ÇILDIRMIŞ OLMALI Buna karşın sinemamızda anlattığı insanların iç dünyasına doğrudan eğilen, onların toplumsal koşullarına bu kadar doğrudan eğilen, onların konuşmalarından, dertlerinden, gündelik yaşamlarından bu kadar beslenen bir ‘Bornova Bornova’ filminin akıbetine ne demeli? Şöyle bir düşünelim: ‘Bornova Bornova’ bir kuşak üzerine son derece gerçekçi gözlemleri olan bir film. Onların hayatlarına, akıl yürütmelerine, yaşadıkları mekânlara, hayallerine, açmazlarına büyük bir sadakatle eğiliyor. Aynı zamanda sinematografik olarak iyi bir öykülemenin üstesinden gelmiş. Bir de Zeki Demirkubuz’un ‘Kıskanmak’ filmini ele alalım. Önemli bir romana dayanıyor. Bir dönem filmi olmanın getirdiği atmosfer yükünü çok iyi kaldırıyor. İnsan ilişkilerindeki perde arkasından iktidar olma duygusundan, bir başka insanı ona son ana kadar sezdirmeden çöküşe götürecek atmosferi çok iyi kuruyor. Hayat ve insanın zaafları, erdem, ikiyüzlülük gibi birçok konu üzerinde önemli diyaloglara sahip. Hayatımıza içkin bir konu üzerinde yükseliyor filmin öyküsü. Sonuçta ne oldu: Her iki yönetmenin toplam gişesi 40 bin civarında seyretti. Zeki Demirkubuz’un filmi ödül yönünden de pek kısır kaldı, eleştirmenler tarafından ise -açıkça söylenmeli- haksız yere- epeyce hırpalandı. Ama nihayetinde her ikisi de önemli birer sanat filmi. Ama bunların hiçbirisi basit bir şekilde söylersek ‘Türkler Çıldırmış Olmalı’, ‘Abimm’ gibi saçmalılara yaklaşamadılar.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut facilisis interdum lacus, nec scelerisque magna vehicula et. Pellentesque nec eros mi. Sed ultricies tellus vel odio pellentesque non congue enim auctor. Fusce fermentum, magna non commodo fringilla, purus metus ultrices purus, ut laoreet est neque eu leo. Praesent suscipit diam nec quam luctus sit amet varius leo fermentum. Proin quis dolor nec diam aliquet bibendum et ac felis. Nunc ut ante vulputate mauris vehicula molestie. Praesent malesuada ipsum ac felis iaculis accumsan. Aenean dui sem, facilisis ut fermentum et, dignissim vitae odio. Donec pretium nisl sit amet nulla pharetra vulputate. In pellentesque bibendum consequat. Nullam eros diam, suscipit non rutrum vel, mollis sed augue. Nulla facilisi. Morbi facilisis, nisi at sodales facilisis, purus arcu luctus risus, ut lacinia metus lorem et metus. Cras tempus semper ante. Cras tincidunt euismod venenatis. Aliquam erat volutpat. Suspendisse tempor congue neque a aliquam.

Curabitur at est vel odio aliquam fermentum in vel tortor. Aliquam eget laoreet metus. Quisque auctor dolor fermentum nisi imperdiet vel placerat purus convallis. Fusce et risus eu justo euismod pellentesque. Suspendisse id viverra est. Aenean feugiat tincidunt urna et tristique. Etiam nunc nulla, elementum id dapibus vel, congue vitae purus. Pellentesque blandit enim eu tellus rhoncus id congue velit cursus. Phasellus interdum interdum ipsum, vel pharetra purus congue sed. Cras convallis elementum elementum.

Praesent dolor turpis, sodales mattis facilisis sit amet, commodo eu diam. Curabitur in neque felis, sed eleifend tellus. Nulla facilisi. Suspendisse vel suscipit eros. Vestibulum euismod turpis vel nunc sodales at vestibulum lectus dignissim. Donec quis magna lacus. Donec ultricies scelerisque purus, eu faucibus lorem tempor id. Cras egestas magna id nunc ullamcorper facilisis. In at est id felis lacinia aliquet. In hac habitasse platea dictumst. Donec molestie, eros ac venenatis posuere, erat dolor varius ligula, tempus interdum nisi dui ut sem. Suspendisse a euismod ligula. Fusce vitae erat orci, quis interdum turpis.

Curabitur quis orci non dolor fermentum tincidunt. Mauris quis massa ante, at semper nunc. Mauris in purus id ante gravida fermentum. Etiam hendrerit risus sit amet purus lacinia sollicitudin. Suspendisse mauris sapien, mattis eget accumsan et, suscipit in diam. Vestibulum nec diam et lectus euismod tempor. Quisque gravida luctus orci. Donec ornare, tellus et faucibus eleifend, felis eros fermentum ligula, in dapibus elit tellus a odio. Vivamus in iaculis justo. Cras convallis, sem id luctus fermentum, lacus lectus scelerisque lacus, id rhoncus est purus id ante.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut facilisis interdum lacus, nec scelerisque magna vehicula et. Pellentesque nec eros mi. Sed ultricies tellus vel odio pellentesque non congue enim auctor. Fusce fermentum, magna non commodo fringilla, purus metus ultrices purus, ut laoreet est neque eu leo. Praesent suscipit diam nec quam luctus sit amet varius leo fermentum. Proin quis dolor nec diam aliquet bibendum et ac felis. Nunc ut ante vulputate mauris vehicula molestie. Praesent malesuada ipsum ac felis iaculis accumsan. Aenean dui sem, facilisis ut fermentum et, dignissim vitae odio. Donec pretium nisl sit amet nulla pharetra vulputate. In pellentesque bibendum consequat. Nullam eros diam, suscipit non rutrum vel, mollis sed augue. Nulla facilisi. Morbi facilisis, nisi at sodales facilisis, purus arcu luctus risus, ut lacinia metus lorem et metus. Cras tempus semper ante. Cras tincidunt euismod venenatis. Aliquam erat volutpat. Suspendisse tempor congue neque a aliquam.

Curabitur at est vel odio aliquam fermentum in vel tortor. Aliquam eget laoreet metus. Quisque auctor dolor fermentum nisi imperdiet vel placerat purus convallis. Fusce et risus eu justo euismod pellentesque. Suspendisse id viverra est. Aenean feugiat tincidunt urna et tristique. Etiam nunc nulla, elementum id dapibus vel, congue vitae purus. Pellentesque blandit enim eu tellus rhoncus id congue velit cursus. Phasellus interdum interdum ipsum, vel pharetra purus congue sed. Cras convallis elementum elementum.

Praesent dolor turpis, sodales mattis facilisis sit amet, commodo eu diam. Curabitur in neque felis, sed eleifend tellus. Nulla facilisi. Suspendisse vel suscipit eros. Vestibulum euismod turpis vel nunc sodales at vestibulum lectus dignissim. Donec quis magna lacus. Donec ultricies scelerisque purus, eu faucibus lorem tempor id. Cras egestas magna id nunc ullamcorper facilisis. In at est id felis lacinia aliquet. In hac habitasse platea dictumst. Donec molestie, eros ac venenatis posuere, erat dolor varius ligula, tempus interdum nisi dui ut sem. Suspendisse a euismod ligula. Fusce vitae erat orci, quis interdum turpis.

Filed in: Media Tags: ,

You might like:

Amazon Sales Up 40% in 2010 Amazon Sales Up 40% in 2010

2 Responses to "Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon"

  1. admin says:

    Curabitur quis orci non dolor fermentum tincidunt.

  2. admin says:

    Mauris quis massa ante, at semper nunc.

Leave a Reply

Submit Comment
© 2014 ChannelPro. All rights reserved. XHTML / CSS Valid.
Proudly designed by Theme Junkie.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol