ChannelPro » Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon

Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon

ToplumDüşmanı

Dosya 30

19 ARALIK'TAKİ TAVIR, KARARLILIĞIN YA DA ZAYIFLIKLARIN GÖSTERGESİ OLACAKTI Şadi N . Özpolat, “Savaşın alanı asıl olarak beyinlerimiz idi. Yapılan bu saldırı beyinlerimizi teslim almaya yönelikti. Bizler beyinlerimizi, düşüncelerimizi teslim etmeyeceğimizden, faşizmin saldırı ve vahşetinin boyutu ne olursa olsun, buna karşı direnebileceğimizden emindik” diye konuştu... 19 Aralık 2000’de gerçekleşen ‘Hayata Dönüş Operasyonu’ öncesinde gazete ve TV’lerde en çok adı geçen tutuklu ve hükümlülerden biriydi Şadi N. Özpolat. DHKP-C Davası’ndan hapishanede yatanların da aynı zamanda temsilcisiydi. Operasyondan sonra ismi bir süre ölenler arasında gösterildi. Ancak tutuklu ve hükümlüler operasyon sonrasında F tipi hapishanelere sevk edilince yaşadığı anlaşıldı. 1992’de tutuklanan ve 10 yıl hapse mahkûm edilen Özpolat, ‘Hayata Dönüş Operasyonu’nun üzerinde iki yıl sonra, 23 Mayıs 2002’de 4616 sayılı şartla salıverilmeye ve cezaların ertelenmesine dair kanundan yararlanarak hapishanede çıktı. Çeşitli dernek ve dergilerde çalıştı. Nisan 2004’te tekrar tutuklandı ve iki yıl hapis yattıktan sona tahliye oldu. 19 Aralık ‘Hayata Dönüş Operasyonu’nda Bayrampaşa’da yaşananları iki gündür kadınlar anlattı. Operasyonun, içeridekiler açısından siyasal anlamı neydi bunu öğrenmek için bastık ses kayıt cihazımızın düğmesine ve Özpolat’tan anlatmasını istedik. »Saldırı ihtimali karşısında önceden hangi kararlar alındı? Şadi Özpolat: 19 Aralık'ta hapishanelere yöneltilen saldırı bir anda gerçekleştirilmedi. Saldırı, F Tipi hapishanelerin yapımıyla başlatıldı. Karşısında direnişimiz de aynı şekilde aylar öncesinden başladı. F Tipi hapishanelere karşı direniş tartışmaları başlatılarak, F Tipi hücrelere karşı, temeli ölüm orucu olan bir programı çıkarıldı. 20 Ekim 2000'de direnişin başlatılması, devletin kendi programını adım adım hayata geçirmesine engel oldu ve devlet, çeşitli manevralara başvurduktan sonra, 19 Aralık 2000'de katliam saldırısını başlattı. 19 Aralık saldırısına karşı direniş hazırlığımız, bir kaç aşamayı içeriyordu. Birincisi, saldırıyı caydırmak için birşeyler yapmak. İkincisi saldırı anında mümkün olabildiği kadar uzun süre direnebilmek. Üçüncüsü ise, saldırı sonucunda F Tipi hapishanelere götürülürsek, orada da ölüm orucunu sürdürmek kararını aldık. »Hapishanelerdeki siyasi hareketlerin tavırları nasıldı? Diğer siyasetlerin tavırlarını, 19 Aralık öncesi ve sonrası bütünlüğü içinde değerlendirmek gerekir. 19 Aralık öncesi, dışımızdaki siyasetlerin çoğunluğunun F Tipi saldırısına karşı direnme kararlılıkları yoktu, bunu ölüm orucu direnişinden kaçarak gösteriyorlardı. 19 Aralık günü de bu durum değişmedi, saldırı karşısında etkisiz bir tavır içinde oldular. Düşman onlara özel olarak katletme hedefiyle saldırmadı, onlar da başta aldığımız geniş alana yayılma kararlarının aksine, pasif bir direniş içinde oldular. PKK’li tutsaklar ise bilindiği gibi direnmemiş, devlete sorun yaratmadan koğuşlarını boşaltmışlardı »Devlet açısından operasyonun ve içeridekilerin direnişlerinin siyasal anlamı neydi? Halka, halkın mücadelesine, devrimcilere karşı son derece kapsamlı bir saldırının parçası olan 19 Aralık saldırısı karşısında, devrimcilerin alacağı tavır, siyasal olarak devrim iddiasını sürdürme kararlılıklarının ya da bu konudaki zayıflıklarının göstergesi olacaktı. Öyle de oldu. Ülkemizde devrim büyük bedellerle, büyük çatışmalardan geçerek ulaşılabilecek bir hedeftir. Bu hedefe ulaşma iddiasındaki güçlerin, öncelikle bu bedeli ödeme kararlılığında olması gerekir. 19 Aralık bu kararlılığımızı gösterdiğimiz bir direniştir. Emperyalizm ve oligarşi, bizleri ölüm silahı ile tehdit ederek sindirmek, teslim almak istediler. Bizler, ölümden korkumuzun olmadığını, bedeli ne olursa olsun, devrim yolunda yürümeye devam edeceğimizi gösterdik. Feda eylemlerimiz, bu kararlılığımızın en ileri noktasıdır. Ölüme meydan okuyuşumuzun, dolayısıyla yenilmezliğimizin en ileri noktada ilanıdır. Ölüm faşizmin en etkili silahıdır. Feda savaşçılarımız faşizmin elindeki bu silahı etkisizleştirmişlerdir. Halkımıza, faşizme karşı mücadelenin yenilmez silahını vermişlerdir. 19 Aralık’ta şehit düşen arkadaşlarımızı, yarattıkları ve bizlere bıraktıkları değerler için saygıyla anıyorum. Adalet talepleri 'zamanaşımına' uğradı Türkiye’de 20 hapishaneye düzenlenen 'Hayata Dönüş Operasyonu'nun bilançosu ağır olmuştu. 2'si asker (ki onları da kendi asker arkadaşlarının öldürdüğü raporlarla ortaya çıkmıştı) 30'u tutuklu ve hükümlü olmak üzere toplam 32 kişi yaşamını kaybetmişti. Peki 20 hapishanede gerçekleştirilen bu kanlı operasyonun hukuk ayağından 'adalet' taleplerine ne yanıt verilmişti. Biten yargılamalara bakılırsa 'adalet' zamanaşımına uğramıştı. Bazı hapishanelerde yaşanan vahşete ilişkin ise hiçbir yargılama yapılmadı. İşte o hukuk süreçlerinden bazılarına ilişkin anekdotlar... ÜMRANİYE: Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hapishanede meydana gelen ölüm ve yaralanma olayları ile ilgili olarak operasyonda görevli 267 jandarma birlik görevlisi hakkında açılan dava sürüyor. ÇANAKKALE: "Adam öldürme ve yaralama" suçlamasıyla 563 jandarma görevlisi hakkında açılan davada bütün sanıklar beraat etti. MALATYA: Operasyonuna mağduru 59 mahkum hakkında açılan davada, toplam 120 yıl ceza verildi. BURSA: Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 109 tutuklu ve hükümlünün "isyan ve kendi arkadaşlarını intihara teşvik ettikleri" iddiası açılan davada tutuklu ve hükümlüler beraat etti. CEYHAN: Ceyhan 1 Asliye Ceza Mahkemesi'nde 92 tutuklu ve hükümlü hakkında "hapishane idaresine isyan etmek" suçlamasıyla dava açıldı. Dava zamanaşımı nedeniyle düştü. UŞAK: Uşak 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde 56 tutuklu ve hükümlü "Devlet memuruna mukavemet etmek" suçlaması nedeniyle ceza aldı. SELÇUK KOZAĞAÇLI Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Ali Suat Ertosun için en uygun terfi sanık sandalyesidir 30 yıl önce gerçekleşmiş Diyarbakır Cezaevi vahşetini bugün televizyon dizilerinden nemli gözlerle öğrenenlere haykırıyoruz, sadece 9 yıl önce, ülkenin her yerinde aynı anda yürütülen bu vahşeti öğrenmek, bilmek, kınamak için televizyon dizisi çekilmesini beklemeyin. ... 19 Aralık Hapishane Katliamı’nı izleyen dokuzuncu sonbahardayız. Halka karşı işlenen ağır suçları izleyen dokuz yıldönümü, dokuz adli yıl; cinayet suçunun yasal zamanaşımına eklenerek geçip gitti. Mücadele edenlerin tarihi bunu asla kaydından düşürmeyecekse de; kötü muamele, görevi suiistimal, hakaret, tehdit, toplu dayak suçlarının yasal zamanaşımlarının bir bir dolduğunu seyrettik. Sürüncemede bırakılan yargılamalarda, adresi bile tespit edilememiş sanıklara, celse ertelemelerine “taleplerimizi duymazdan gelen” taraflı yargısal süreçlere katlanmaya zorlandık. İşkence ve cinayetleri ise; hala devam eden yasal zamanaşımına bile bırakmayarak aklayan mahkemeler, suçlular hakkında beraat kararları verdi. Halka karşı ağır bir suç işleyerek, 28 devrimcinin ölümünü, yüzlerce sakatlık, binlerce yaralı bırakmış ve takip eden 7 yıla yayılmış toplam 122 ölüme sebebiyet verenler hesap vermediler. Neden? Çünkü hesabı “sözde” soracaklarla, hesabı verecekler aynılaşmıştı. Askerler, disiplinleri ve askeri başarıları göz önünde bulundurularak terfi alırlar. En iyi asker, emirleri en iyi uygulayandır. Asker ve polis bazen insan öldürdükleri için de terfi alırlar. Öyle emredilmiştir, yapınca başarılı kabul edilirsiniz. Pekiyi hâkimler nasıl terfii eder? Verdikleri daha hızlı, daha adil hükümlerle elde edecekleri “hukuksal liyakat” aranır herhalde… Ama Hâkimleri, insan öldürmeyi bildiği, sevdiği, toplu kırım yönettikleri için Yüksek Mahkeme Üyeliği’ne seçerseniz işin çivisi çıkmış demektir. Terfiiyle yetinmeyip “üstün hizmet madalyası” verirseniz işlettikleri cinayetlere doğrudan ortak olursunuz. Burada da duramayıp; “Seni Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na üye yaptım, bundan sonra sadece senin gibileri terfi ettir, hâkim yap” derseniz artık gelecekte işlenecek suçları organize ediyorsunuz demektir. Bunların hepsi yapıldı. Katliamın Ceza ve Tevkif evleri Genel Müdürü, hâkim Ali Suat Ertosun’a o madalyayı takanlar, o koltuğa oturtanlar, hukuksal liyakati bizce şüpheli hâkimliğini değil, hapishane katliamında soyunduğu kanlı rolü esas almışlardır. Bugün, eski genel müdürün “hükümet karşıtlığından” hatta “darbeciliğinden” şikâyet edenlerin sızlanmaları ve dizlerini dövmeleri samimi bulunmamalıdır. Fırsat verildiği her anda halka karşı suç işlemekten geri durmayacağı ortada olan bu zihniyetin; ne yaptığı veya niye yaptığı değil, nasıl orada olduğu ve hala nasıl orada durduğu soruşturulmalıdır. Uzun ve değiştirilemez Genel Müdürlüğü sırasında eskittiği Adalet Bakanları şimdi nerede? Ertosun’u yüksek mahkemeye seçtiren irade, Adalet Bakanlığı yerine Başbakan Yardımcılığı yürütmektedir. Dönemin HSYK üyeleri şimdi Yargıtay’da daire başkanı, dönemin daire başkanları şimdi Yargıtay başkanıdır. Madalyayı veren hala Cumhurbaşkanı’dır. Adalet istiyoruz, ama kimden? Aday gösterildiği HSYK seçiminde en yüksek oyu ona vererek, Ertosun’u mesleki geleceklerini belirleyen kurula gönderen yüzlerce yüksek mahkeme üyesinden mi istesek adaleti? Yoksa karanlık yeteneklerini kendilerine karşı da kullanmaya başladığını hissettikleri ana kadar, sırtını sıvazlamış hükümetlerden mi? Adalet Bakanlığı yaptığı dönemde bizzat onun kurduğu düzeni sürdürmekten geri durmadığı için ödüllendirilenler Meclis Başkanı oldu, belki de adaleti parlamentodan istemeliyiz? Hiçbirisinin bize adaleti vermeyeceği ortadadır. Adaleti istemeli ve mücadele ederek inşa etmeliyiz. Fosfor bombaları ile yakılan genç kadınların, işkenceyle öldürülenlerin, kurşunlananların hesabını yeterince etkili sormadığımız için F Tipi tecrit, bugün hala öldürüyor, sakat bırakıyor ve işkence ediyor. Bu mütemadi bir suçtur ve halka karşı işlenen suçlarda zamanaşımı işlemez. Ali Suat Ertosun için en doğru terfi sanık sandalyesidir. Onun şahsında hapishane katliamı mahkûm edilmedikçe, yargı ve siyasal iktidar bu suçun ortağı kalacaktır. Hapishane katliamında yok edilen, yıllar süren direniş içerisinde katledilen, sakat kalan, işkence gören dostlarımızı asla unutmayacağız ve yalnız bırakmayacağız. 30 yıl önce gerçekleşmiş Diyarbakır Cezaevi vahşetini bugün televizyon dizilerinden nemli gözlerle öğrenenlere haykırıyoruz, sadece 9 yıl önce, ülkenin her yerinde aynı anda yürütülen bu vahşeti öğrenmek, bilmek, kınamak için televizyon dizisi çekilmesini beklemeyin. Sorumlularının cezalandırılması için mücadele edin. Yaralarımız ancak o zaman sarılacaktır. 19 Aralık Hapishane Katliamı’nı unutmadık, unutturmayacağız. Ali Suat Ertosun ve katliamın tüm sorumluları yargı önünde hesap vermelidir.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut facilisis interdum lacus, nec scelerisque magna vehicula et. Pellentesque nec eros mi. Sed ultricies tellus vel odio pellentesque non congue enim auctor. Fusce fermentum, magna non commodo fringilla, purus metus ultrices purus, ut laoreet est neque eu leo. Praesent suscipit diam nec quam luctus sit amet varius leo fermentum. Proin quis dolor nec diam aliquet bibendum et ac felis. Nunc ut ante vulputate mauris vehicula molestie. Praesent malesuada ipsum ac felis iaculis accumsan. Aenean dui sem, facilisis ut fermentum et, dignissim vitae odio. Donec pretium nisl sit amet nulla pharetra vulputate. In pellentesque bibendum consequat. Nullam eros diam, suscipit non rutrum vel, mollis sed augue. Nulla facilisi. Morbi facilisis, nisi at sodales facilisis, purus arcu luctus risus, ut lacinia metus lorem et metus. Cras tempus semper ante. Cras tincidunt euismod venenatis. Aliquam erat volutpat. Suspendisse tempor congue neque a aliquam.

Curabitur at est vel odio aliquam fermentum in vel tortor. Aliquam eget laoreet metus. Quisque auctor dolor fermentum nisi imperdiet vel placerat purus convallis. Fusce et risus eu justo euismod pellentesque. Suspendisse id viverra est. Aenean feugiat tincidunt urna et tristique. Etiam nunc nulla, elementum id dapibus vel, congue vitae purus. Pellentesque blandit enim eu tellus rhoncus id congue velit cursus. Phasellus interdum interdum ipsum, vel pharetra purus congue sed. Cras convallis elementum elementum.

Praesent dolor turpis, sodales mattis facilisis sit amet, commodo eu diam. Curabitur in neque felis, sed eleifend tellus. Nulla facilisi. Suspendisse vel suscipit eros. Vestibulum euismod turpis vel nunc sodales at vestibulum lectus dignissim. Donec quis magna lacus. Donec ultricies scelerisque purus, eu faucibus lorem tempor id. Cras egestas magna id nunc ullamcorper facilisis. In at est id felis lacinia aliquet. In hac habitasse platea dictumst. Donec molestie, eros ac venenatis posuere, erat dolor varius ligula, tempus interdum nisi dui ut sem. Suspendisse a euismod ligula. Fusce vitae erat orci, quis interdum turpis.

Curabitur quis orci non dolor fermentum tincidunt. Mauris quis massa ante, at semper nunc. Mauris in purus id ante gravida fermentum. Etiam hendrerit risus sit amet purus lacinia sollicitudin. Suspendisse mauris sapien, mattis eget accumsan et, suscipit in diam. Vestibulum nec diam et lectus euismod tempor. Quisque gravida luctus orci. Donec ornare, tellus et faucibus eleifend, felis eros fermentum ligula, in dapibus elit tellus a odio. Vivamus in iaculis justo. Cras convallis, sem id luctus fermentum, lacus lectus scelerisque lacus, id rhoncus est purus id ante.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut facilisis interdum lacus, nec scelerisque magna vehicula et. Pellentesque nec eros mi. Sed ultricies tellus vel odio pellentesque non congue enim auctor. Fusce fermentum, magna non commodo fringilla, purus metus ultrices purus, ut laoreet est neque eu leo. Praesent suscipit diam nec quam luctus sit amet varius leo fermentum. Proin quis dolor nec diam aliquet bibendum et ac felis. Nunc ut ante vulputate mauris vehicula molestie. Praesent malesuada ipsum ac felis iaculis accumsan. Aenean dui sem, facilisis ut fermentum et, dignissim vitae odio. Donec pretium nisl sit amet nulla pharetra vulputate. In pellentesque bibendum consequat. Nullam eros diam, suscipit non rutrum vel, mollis sed augue. Nulla facilisi. Morbi facilisis, nisi at sodales facilisis, purus arcu luctus risus, ut lacinia metus lorem et metus. Cras tempus semper ante. Cras tincidunt euismod venenatis. Aliquam erat volutpat. Suspendisse tempor congue neque a aliquam.

Curabitur at est vel odio aliquam fermentum in vel tortor. Aliquam eget laoreet metus. Quisque auctor dolor fermentum nisi imperdiet vel placerat purus convallis. Fusce et risus eu justo euismod pellentesque. Suspendisse id viverra est. Aenean feugiat tincidunt urna et tristique. Etiam nunc nulla, elementum id dapibus vel, congue vitae purus. Pellentesque blandit enim eu tellus rhoncus id congue velit cursus. Phasellus interdum interdum ipsum, vel pharetra purus congue sed. Cras convallis elementum elementum.

Praesent dolor turpis, sodales mattis facilisis sit amet, commodo eu diam. Curabitur in neque felis, sed eleifend tellus. Nulla facilisi. Suspendisse vel suscipit eros. Vestibulum euismod turpis vel nunc sodales at vestibulum lectus dignissim. Donec quis magna lacus. Donec ultricies scelerisque purus, eu faucibus lorem tempor id. Cras egestas magna id nunc ullamcorper facilisis. In at est id felis lacinia aliquet. In hac habitasse platea dictumst. Donec molestie, eros ac venenatis posuere, erat dolor varius ligula, tempus interdum nisi dui ut sem. Suspendisse a euismod ligula. Fusce vitae erat orci, quis interdum turpis.

Filed in: Media Tags: ,

You might like:

Amazon Sales Up 40% in 2010 Amazon Sales Up 40% in 2010

2 Responses to "Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon"

  1. admin says:

    Curabitur quis orci non dolor fermentum tincidunt.

  2. admin says:

    Mauris quis massa ante, at semper nunc.

Leave a Reply

Submit Comment
© 2014 ChannelPro. All rights reserved. XHTML / CSS Valid.
Proudly designed by Theme Junkie.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol