ChannelPro » Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon

Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon

ToplumDüşmanı

Dosya 39

MONTHLY REVIEW DERGİSİ YARDIMCI EDİTÖRÜ MİCHAEL YATES: KAPİTALİZM, KADERİMİZDE BİR SORUMLULUK HİSSETMEZ Küba’da müthiş bir sosyal dayanışma var. Halkla yönetim iç içe olduğundan afetlerde çok az sayıda insan ölüyor. Amerikalı siyasetçilerden bir tanesi ise, “okullarda çocukları doyurmak kötü bir şey, çünkü açlık insanlardaki girişimciliği artırıyor” demişti Monthly Review Dergisi Yardımcı Editörü Michael Yates ile kapitalizmin krizini ve bu kriz döneminde sendikaların, toplumsal muhalefetlerin ve işçilerin yapabileceklerini konuştuk. Sendikalar ve Gençlik hareketleri üzerine uzman olan Yates’e göre,kriz hala bitmedi ve emekçiler açısından her geçen gün ağırlaşıyor. Yates, gençlerin kendi ayrıcalıklarından vazgeçerek, sadece burjuva özgürlükleri için değil, toplumun taleplerini göz önüne alarak hareket ettiğinde ancak işçiler ve çiftçilerle gerçek bir dayanışma yaşayabileceğini söylüyor. »Küresel kapitalizm en büyük krizlerinden birini yaşıyor. Sizce bunun nedeni nedir? Gelişmiş kapitalist ekonomiler yeni yatırım alanlarının açılmasına (burada yatırım derken, fabrika, makine, alet gibi sermaye üretimini kast ediyorum) çeşitli engeller koyma eğilimindedir. Birincisi, piyasada çok az sayıdaki oligopol oluşturan şirket malları kontrol altında tutarlar. Bu birkaç şirket, önceden yapmış oldukları büyük yatırımlar vasfını kaybedene kadar yeni yatırımlar yapmaya isteksizdir. Genişlemek için ya daha küçük olan firmaları satın alırlar ya da kendi aralarında birleşirler. Aynı zamanda bu büyük şirketler, yatırım yapacakları miktardan daha çok kazanmak isterler. Kazandıkları artı değer bir şekilde yatırıma harcanmak zorundadır, çünkü sermaye durduğu yerde değersizleşir. Eğer yeni üretim alanları açacak şekilde bu fazla harcanmazsa, o zaman ekonomi tam istihdam seviyesinin yakınına yaklaşamaz. Kârın değer yitirmemesi için yatırım yapılır ve yatırım sonucu daha da fazla kar elde edilir. Dolayısıyla çözüm olarak üretilen bu yöntem, sadece geçici olarak kalır. Alternatif sunacak olursak, hükümet bu fazla karı vergi olarak şirketlerden alabilir. Sonra bunu ucuz kamusal konutlara yatırarak yoksulları mutlu edebilir. HIRSIZLIK VE TEFECİLİK MEŞRU »Finans sektörü nasıl bu kadar genişledi? Devlet sermaye hareketleri üzerindeki düzenlemelerini kaldırdığı için sermayedarlar istedikleri her şeyi istedikleri şekilde yapabilme özgürlüğünü kazandı. Alt gelirli işçilere borç para vermek bunun sadece bir örneği. Bankalar, gelirleri yükselmediği için sıkıntıya düşen işçilere, fiyatları yükselecek umuduyla ev almalarını önerdi. Ücretleri yükselmeyen işçiler, ellerindeki evlerin fiyatları yükselirse daha iyi bir hayat yaşayabileceklerini düşünerek borçlanarak ev aldı. Bu krizin nedenlerinden biriydi. Diğer neden ise, uluslararası sermaye hareketlerinden ve borsadaki spekülasyondan kar etmek için her yolun denenmiş olmasıdır. Finans, reel sektörü ikame etmeye başladı ve bütün karlar finans sektörüne yatırıldı. Finansal kapitalizm bir kere yükselmeye başlarsa regülasyonların eksikliği sonucu hırsızlık ve tefecilik meşru hale gelir. Bunlar bütün ekonominin spekülatif bir balona dayanmasına yol açtı. 1990’lardaki bilişim sektörü balonundan bugünkü emlak sektörü balonuna kadar bu hep aynı şekilde oldu. Ekonomideki balonlar mutlaka söner ve bu balonlar söndüğünde reel ekonomi ve istihdam büyük darbe görür. Eğer hükümetler balonlar için önlem almazsa ya da balonların patlaması sonucu ortaya çıkacak sonuçları sorumlulara ödetecek düzenlemeler yapmazsa, sermayedarlar kendi yaptıkları aşırılıkların cezasız kalacağını bilerek hareket edecekler. Bu da gelecekte daha kötü sonuçları olan krizleri kaçınılmaz hale getirecek. Son yıllardaki spekülasyon furyası bütün dünyayı sarmıştı, dolayısıyla bu kriz dünyanın dört bir yanını etkisi altına aldı. »En kötüsünün bittiği söyleniyor. Sizce öylemi? İşçi sınıfı açısından bakarsak, bitmedi. İşsizlik her yerde artıyor ve bu yüzden çalışanların gelirleri de düşüyor. Hükümetler şirketleri kurtarıyor, işçileri değil. En temel sorunlardan bir tanesi talepteki düşüş. Dünyadaki talebin kaynağı nerden geliyor? Amerika’daki işçilerden mi? Onların çoğu borç batağına batmış durumda ve her an işlerini kaybedebilirler. Çindeki işçiler mi? Onlar da çok düşük ücretlere çalışıyorlar. O zaman kim? Özel şirketler neden ekonomiyi canlandıramayacakları bir anda işsizliği önlemek için bir adım atsın? Ya da yeni yatırım alanları açarak insanlara istihdam sağlasın? Ne yazık ki, bu durumda insanlar hükümetlerin ekonomik politikalarını kendi lehlerine döndürecek kadar güçlü bir toplumsal muhalefet oluşturamıyorlar. Bugün gerekli olan kamu harcamalarını iş yaratmak ve yararlı kamu mallarının üretilmesini sağlamak için yönlendirmektir. Ancak bunun yapılmasını kim sağlayacak? OBAMA KRİZ İÇİN HİÇBİR ŞEY YAPMADI »Liberaller sürekli krizleri Çevre ülkelerin siyasi yönetimlerinin beceriksizliklerine bağlıyorlar. Bugün gelinen noktada kapitalizmin anavatanında bu krizin patlak vermesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Kapitalizmin kendi iç çelişkileri yüzünden krizler yarattığı gerçeği ortaya çıktı mı? Bu tamamen doğru. Başıboş piyasanın halkın taleplerine hizmet etmediği ortaya çıktı. Ancak, bazı şeyleri değiştirecek kitleselliğe ulaşamadığımızda, bunu söylemenin anlamı yok. Büyük Buhran zamanında Roosevelt yoksulların yararına olan politikalar uyguladı. Ama bu politikalar sadece Buhran geçene kadar değil, sonrasında da uygulandı. Sermayedarların ve bankacıların nefretini üstüne çekti. Bugün Obama, krizin etkisini azaltmak için hiçbir şey yapmadı ve uyguladığı politikalar sadece ileride daha farklı bir balonun oluşmasından başka bir işe yaramayacak. Roosevelt dönemi ile Obama dönemi arasındaki en önemli fark, o dönemde Amerika’da Roosevelt’i sola kaymaya zorlayan, gerçekten güçlü bir işçi sınıfı hareketi vardı. Bugün yok. Bu nedenle piyasa merkezli ideoloji ile çok fazla mücadele edilemiyor. »Krizden etkilenen çevre ülkeleri birer birer IMF ile antlaşma imzalıyorlar. Türkiye’de önümüzdeki günlerde bir antlaşma yapacak gibi gözüküyor. Siz IMF programlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? IMF programlarına alternatif politika önerileriniz var mı? IMF gelişmiş kapitalist ülkelerin yarattığı bir kurum. Neoliberal rejimlerin ülkelere dayatılmasında baş aktör. Fakir ülkeler, gelişmiş ülkeler tarafından sömürülmelerinin bir sonucu olarak, enflasyon, cari açık, dış açık gibi sorunlarla karşılaştıklarında, IMF’yi çözüm için çağırıyorlar. IMF’den borç alabilmek için ülkeler IMF’nin dayattığı “yapısal uyum” paketlerine tam sadakat göstermek zorunda. Bu paketler hükümetlerin sosyal harcamalarında kesintiyi ve kamu mallarının özelleştirme adına sermaye kesimine ucuza satılmasını içeriyor. Bu politikalar sürekli işçilere ve çiftçilere zarar veriyor. IMF’nin uyum diye dayattığı şey, sadece yabancı sermayenin ve yerel zenginlerin kar elde edebilmeleri için gerekli ortamı yaratıyor. Çevre ülkelerinin yapması gereken, kendilerini mümkün olduğunca küresel kapitalist sistemden ayırmak ve iktisadi olarak ekonomik özyönetimi sağlayabilmektir. Latin Amerika’da olduğu gibi, diğer çevre ülkelerle işbirliği ve ortaklık kurmaya çalışmaktır. Bağımsız bir iktisadi kalkınmayı yakalayabilmenin tek yolu, yerel zenginlerin gücünü kırmak ya da mümkün olduğunca onları zayıflatmaktır. »Yaptığınız röportajların birinde, “Gençler olmadan yapılacak bir devrim düşünülemez” demişsiniz. Gençlik ve işçi sınıfı arasındaki bağ nasıl kurulmalı? Gençlik uyanmanın ve direnişin öncüsüdür. Toplumsal krizlerde, gençler radikal bir dönüşüm için harekete geçer. Biz yaşlıların sahip olmadığı enerjiye gençler sahip ve bu yüzden uzun soluklu yürüyüşler ve gösteriler yapabilirler. Okullar birçok genç kızı ve erkeği barındırdığı için ve en azından doğruyu aramayı gençlere öğretebildiği için, gençler sorunlara sadece gündelik çözümler üretmek için değil, aynı zamanda kapitalist sistemin iç çelişkilerini görerek alternatif bir sistem için de mücadele edebilirler. Mesele şudur; radikal toplumsal dönüşüm için gençler, işçiler ve çiftçilerle nasıl bir işbirliği kuracaklar. Sadece daha fazla burjuva özgürlüğü istemek, yoksullarla bağ kurmayı zorlaştırır. Eğer gençler, sendikalaşma için, yoksulların toprak sahibi olabilmesi için ve diğer insanca yaşama koşullarının oluşması için mücadele edebilirlerse işçilerle ve köylülerle gerçek bir dayanışma sağlayabilirler. Bu yakalanırsa toplum için bir dönüm noktası olabilir. Gençler, yani üniversite öğrencisi olarak toplum içinde ayrıcalıkları olanlar, eğer sınıf temelli düşünmeye başlayabilir ve kendi ayrıcalıklarının adaletsiz bir sistem tarafından sağlandığını fark ederlerse, başka bir dünya için mücadele edebilirler. MİLLİYETÇİLİK MÜTHİŞ BİR PROPAGANDA »Sınıfsal olarak bakmaktan bahsettiniz, liberaller artık “sınıf” diye bir şeyin kalmadığından bahsediyorlar. Siz sınıfı nasıl tanımlıyorsunuz? İlk olarak, sınıf insanların üretim araçlarıyla olan ilişkisi üzerinden tanımlanmalı. Patronlar işçileri, ödediği ücretten çok daha fazlasını üretmeye zorlar ve arta kalan emeğe de el koyar. İşçilere ise hayatta kalabilmeleri ve yarın işe gelebilmelerine yetecek miktarda bir ücret öder. Üretim araçlarına sahip olan kapitalistler ve emeğini satarak geçinen işçiler arasındaki ilişki tüm sistemin merkezindedir. Bu gerçek sınıf ilişkisidir. Orta sınıf gibi uydurma tanımlar bana pek anlamlı gelmiyor. Patron, işçilerin artı değerine el koyar, ancak bunu yapmadığını söyleyerek bizleri buna inandırmaya çalışır. Medyadaki, siyasetteki ve toplumsal bilimlerdeki zenginlerin propagandası sonucu işçiler patronların yalanlarına kanarak, kendi öz varlıklarını inkar ediyorlar. Bunun en güzel örneği, zengin ülkelerde var olan milliyetçilik. Milliyetçilik gerçekten o kadar müthiş bir propaganda aracı ki işçilerin bilmeden kendi çıkarlarına ters şekilde hareket etmelerine yol açıyor. Örneğin, Amerikalı işçi aileleri nasıl oluyor da çocuklarının orduya katılıp Irak’taki işçi çocuklarını öldürmelerine göz yumar? »Son olarak, küresel ekonomik sistemi nasıl bir gelecek bekliyor? Sadece aptallar geleceği tahmin etmeye çalışır, ama yarım akıllı olmama izin verin ve bazı öneriler sunayım. Birincisi, küresel kriz kolaylıkla çözülmeyecek. Karlılık belki tekrar sağlanabilecek, ama gelecek yıllarda işçilerin ve çiftçilerin yoksulluğu devam edecek. İkincisi, Kapitalizmin merkezi yer değiştirerek Çin’e ve Japonya dışındaki diğer Doğu Asya ülkelerine kayacak. Bu olacak kötü şeylerin habercisi, çünkü Amerika güçlü silahlara sahip ve mevcut gücünü kaybetmemek için bunları kullanmak için tereddüt etmeyecektir. İnsan öldürmek Amerika için standart bir eylemdir. Üçüncüsü, eşitsizlik dünya genelinde devam edecek ve bu siyasi istikrarsızlığa yol açacak. Bu istikrarsızlık bazı yerlerde özelde neoliberalizme ve genelde kapitalizme karşı hareketleri arttıracak. Amerika ve diğer kapitalist ülkelerde bu karşıtlığı bastırmak için yoğun çaba sarf edecekler. Hindistan ve Çin’de birçok insan mevcut kazanımlarını kaybettiğinde huzursuzluk artacak. Dördüncü olarak, olamazmış gibi gözüken köklü değişikleri hayal etmeliyiz ve olmaz diye düşündüğümüz şeyler olduğunda şaşırmamalıyız. Radikal bir yol haritası hazırlamak için değişimden faydalanmanın yollarını aramalıyız. *** ‘Krizin faturasını ödemiyoruz diyebilmek mümkün’ »Sınıf meseleleri çalışmalarınızın odak noktası. Sınıfsal olarak baktığımızda kapitalizmde krizlerin faturasını kimler öder? “Krizin faturasını ödemiyoruz” demek mümkün mü? Bir kriz patlak verdiğinde bunun faturasını sürekli işçiler ve çiftçiler öder. Nasıl bir doğal afet olduğunda bundan en çok etkilenen yoksullar oluyorsa, aynı şekilde ekonomik felaketlerden de en çok onlar etkilenir. Yoksullar kendilerini tehlikelerden koruyacak araçlara sahip değildirler. Patronlarının fabrikayı kapatmasını, işsiz kalmayı engelleyemezler. Sadece örgütlenebilirlerse karşı durma şansları olabilir. Kapitalizm kaderimiz üzerinde bir sorumluluk hissetmez. Piyasa neyi dayatıyorsa, yapılması gereken odur. Biz, kalpsiz ve soğuk bir dünyanın içindeyiz. Katrina Kasırgası patlak verdiğinde birçok insan hayatını ve evini kaybetti. Tam tersine, Küba’da müthiş bir sosyal dayanışma var ve halkla yönetim iç içe.Bu yüzden böyle felaketler olduğunda Küba’da çok az sayıda insan hayatını kaybediyor.Amerikalı siyasetçilerden bir tanesi, okullarda çocukları doyurmak kötü bir şey, çünkü açlık insanlardaki girişimciliği artırıyor bile demişti. Krizin faturasını ödemiyoruz diyebilmek gerçekten mümkün ve bunu başardığımızda güzel günler bizim için gelmiş olacak. Fransa’da işçilerin patronları kaçırması ve alacakları ödenmezse fabrikayı havaya uçurmakla tehdit etmesi bir mücadele örneği. “Hayır” diyebilmek için kitlesel örgütlülük şart. Büyük Buhran zamanında Chicago gibi büyük şehirlerde komünistler tarafından örgütlenen işsizler, kendilerini evlerinden atmak isteyen polislere ve zenginlere “Hayır” diyebildiler. Ve protestoculardan bir tanesi polis tarafından öldürüldüğünde, erkek-kadın, beyaz-siyah on binlerce insan şehrin ana caddelerinde yürüyüşe geçti. Bu tip mücadeleler, işçilerin kendilerini korumalarına ve daha fazlasını yapmak için cesaretlenmelerine yol açar. Sendikal mücadeleler ve haklar tanınana kadar fabrikaların işgal edilmesine ön ayak olur.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut facilisis interdum lacus, nec scelerisque magna vehicula et. Pellentesque nec eros mi. Sed ultricies tellus vel odio pellentesque non congue enim auctor. Fusce fermentum, magna non commodo fringilla, purus metus ultrices purus, ut laoreet est neque eu leo. Praesent suscipit diam nec quam luctus sit amet varius leo fermentum. Proin quis dolor nec diam aliquet bibendum et ac felis. Nunc ut ante vulputate mauris vehicula molestie. Praesent malesuada ipsum ac felis iaculis accumsan. Aenean dui sem, facilisis ut fermentum et, dignissim vitae odio. Donec pretium nisl sit amet nulla pharetra vulputate. In pellentesque bibendum consequat. Nullam eros diam, suscipit non rutrum vel, mollis sed augue. Nulla facilisi. Morbi facilisis, nisi at sodales facilisis, purus arcu luctus risus, ut lacinia metus lorem et metus. Cras tempus semper ante. Cras tincidunt euismod venenatis. Aliquam erat volutpat. Suspendisse tempor congue neque a aliquam.

Curabitur at est vel odio aliquam fermentum in vel tortor. Aliquam eget laoreet metus. Quisque auctor dolor fermentum nisi imperdiet vel placerat purus convallis. Fusce et risus eu justo euismod pellentesque. Suspendisse id viverra est. Aenean feugiat tincidunt urna et tristique. Etiam nunc nulla, elementum id dapibus vel, congue vitae purus. Pellentesque blandit enim eu tellus rhoncus id congue velit cursus. Phasellus interdum interdum ipsum, vel pharetra purus congue sed. Cras convallis elementum elementum.

Praesent dolor turpis, sodales mattis facilisis sit amet, commodo eu diam. Curabitur in neque felis, sed eleifend tellus. Nulla facilisi. Suspendisse vel suscipit eros. Vestibulum euismod turpis vel nunc sodales at vestibulum lectus dignissim. Donec quis magna lacus. Donec ultricies scelerisque purus, eu faucibus lorem tempor id. Cras egestas magna id nunc ullamcorper facilisis. In at est id felis lacinia aliquet. In hac habitasse platea dictumst. Donec molestie, eros ac venenatis posuere, erat dolor varius ligula, tempus interdum nisi dui ut sem. Suspendisse a euismod ligula. Fusce vitae erat orci, quis interdum turpis.

Curabitur quis orci non dolor fermentum tincidunt. Mauris quis massa ante, at semper nunc. Mauris in purus id ante gravida fermentum. Etiam hendrerit risus sit amet purus lacinia sollicitudin. Suspendisse mauris sapien, mattis eget accumsan et, suscipit in diam. Vestibulum nec diam et lectus euismod tempor. Quisque gravida luctus orci. Donec ornare, tellus et faucibus eleifend, felis eros fermentum ligula, in dapibus elit tellus a odio. Vivamus in iaculis justo. Cras convallis, sem id luctus fermentum, lacus lectus scelerisque lacus, id rhoncus est purus id ante.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut facilisis interdum lacus, nec scelerisque magna vehicula et. Pellentesque nec eros mi. Sed ultricies tellus vel odio pellentesque non congue enim auctor. Fusce fermentum, magna non commodo fringilla, purus metus ultrices purus, ut laoreet est neque eu leo. Praesent suscipit diam nec quam luctus sit amet varius leo fermentum. Proin quis dolor nec diam aliquet bibendum et ac felis. Nunc ut ante vulputate mauris vehicula molestie. Praesent malesuada ipsum ac felis iaculis accumsan. Aenean dui sem, facilisis ut fermentum et, dignissim vitae odio. Donec pretium nisl sit amet nulla pharetra vulputate. In pellentesque bibendum consequat. Nullam eros diam, suscipit non rutrum vel, mollis sed augue. Nulla facilisi. Morbi facilisis, nisi at sodales facilisis, purus arcu luctus risus, ut lacinia metus lorem et metus. Cras tempus semper ante. Cras tincidunt euismod venenatis. Aliquam erat volutpat. Suspendisse tempor congue neque a aliquam.

Curabitur at est vel odio aliquam fermentum in vel tortor. Aliquam eget laoreet metus. Quisque auctor dolor fermentum nisi imperdiet vel placerat purus convallis. Fusce et risus eu justo euismod pellentesque. Suspendisse id viverra est. Aenean feugiat tincidunt urna et tristique. Etiam nunc nulla, elementum id dapibus vel, congue vitae purus. Pellentesque blandit enim eu tellus rhoncus id congue velit cursus. Phasellus interdum interdum ipsum, vel pharetra purus congue sed. Cras convallis elementum elementum.

Praesent dolor turpis, sodales mattis facilisis sit amet, commodo eu diam. Curabitur in neque felis, sed eleifend tellus. Nulla facilisi. Suspendisse vel suscipit eros. Vestibulum euismod turpis vel nunc sodales at vestibulum lectus dignissim. Donec quis magna lacus. Donec ultricies scelerisque purus, eu faucibus lorem tempor id. Cras egestas magna id nunc ullamcorper facilisis. In at est id felis lacinia aliquet. In hac habitasse platea dictumst. Donec molestie, eros ac venenatis posuere, erat dolor varius ligula, tempus interdum nisi dui ut sem. Suspendisse a euismod ligula. Fusce vitae erat orci, quis interdum turpis.

Filed in: Media Tags: ,

You might like:

Amazon Sales Up 40% in 2010 Amazon Sales Up 40% in 2010

2 Responses to "Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon"

  1. admin says:

    Curabitur quis orci non dolor fermentum tincidunt.

  2. admin says:

    Mauris quis massa ante, at semper nunc.

Leave a Reply

Submit Comment
© 2014 ChannelPro. All rights reserved. XHTML / CSS Valid.
Proudly designed by Theme Junkie.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol