ChannelPro » Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon

Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon

ToplumDüşmanı

Dosya 17

“TÜRKİYE’YE ORTADOĞU’DA TAŞERONLUK GÖREVİ VERİLİYOR” Türk Dış Politikası’nın Ekonomi Politiği adlı kitabıyla bu alanda yazılmış tek Marksist çalışmaya imza atan Prof. Dr. Haluk Gerger, AKP hükümetinin dış politikası değerlendirdi. Kan Tadı Belgelerle ABD’nin Kara Kitabı, ABD-Ortadoğu-Türkiye, ‘Soğuk Savaş’tan ‘Yeni Dünya Düzenine’ gibi yapıtlara da imza atan Gerger, AKP’nin sınıfsal karakteri gereği bağımsız bir dış politika tasavvur edemeyeceğini söylüyor. Gerger’e göre Türkiye, "Ancak çapının uzanabildiği Ortadoğu coğrafyasında, emperyalizmin bütün stratejik değer ve amaçlarını içselleştirmiş olarak bölge ülkelerine emperyalizmle “uyum”u ve onun dayatmalarına“ boyun eğiş”i telkin etmekte." »Türkiye’nin dış politikasında bir ‘eksen kayması’ söz konusu mu? ‘Eksen’den kastedilen Batı ya da emperyalizm yanlısı dış politika konumlanmasıysa bu konumlamada bir değişiklik olmadığını Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı defalarca söyledi. Ve doğru söylediler. Türkiye, ancak çapının uzanabildiği Ortadoğu coğrafyasında, emperyalizmin bütün stratejik değer ve amaçlarını içselleştirmiş olarak bölge ülkelerine emperyalizmle “uyum”u ve onun dayatmalarına“ boyun eğiş”i telkin etmekte. Ulaşabildiği her yerde emperyalizmin sözcülüğüne soyunuyor. Türkiye bölgede tam bir “Truva atı” rolünü oynamakta. »‘Soğuk Savaş’tan günümüze Türkiye’ye biçilen misyon da bir değişme sözkonusu mu? Stratejik düzlemde hayır. Değişen koşullara göre, taktik yaklaşımlarda farklılıklar elbette oluyor. Türkiye, Soğuk Savaş’ta tam bir “tetikçi” konumundaydı. Bütün üst ve altyapı da bu eksen çerçevesinde şekillendirildi. Bu anlayışa göre, bölge ile kültürel bağları olan Türkiye, direnen Ortadoğu’ya Batı’nın çıkarlarını, hedeflerini savunmak ve değerlerini taşımak bakımından biçilmiş kaftandı. Zaman içinde ‘işbirlikçilik’in ABD jargonundaki adı olan ‘ılımlı milliyetçilik’ de zamanla “ılımlı İslam” kavramıyla yeniden üretildi. Emperyalizmin kendisinde de zaman zaman eksen kaymaları oldu. Reagan’dan Clinton’a, Bush’dan Obama’ya, Küreselleşme ile Yeni dünya Düzeni’ne ve global krize uzanan bu kaymalarla birlikte Türkiye’nin taktik konumlanışı da emperyalizm tarafından yeniden belirlendi. »“Neo-Osmanlıcılık” özünde AKP’nin emperyal söyleminin dış politikaya yansıması değil midir? ABD, Pakistan’dan Fas’a bütün bir coğrafyayı tek başına kendi çıkarları doğrultusunda yeniden yapılandırmaya girişti. Irak’taki direnişle stratejik bir krize dönüşen bu macera ekonomik bunalımla da birleşince, emperyalizm, Obama’nın şahsında, yeniden işbirlikçilerle iş yapmaya yöneldi. Emperyalizm radikal olarak İslami akımlara karşı yeni bağlaşıklara ihtiyaç duyuyor. Bugün emperyalizm için tehdit “politik İslam” panzehir de, “ideolojik olarak muhafazakar, kültürel bakımdan Bölge değerlerine yakın, ekonomik bakımdan liberal, tüccar-esnaf zihniyetiyle örülmüş pragmatik batıcı” odakların inşası. Bu tam da, sözünü ettiğiniz zihniyete denk düşüyor ve Türkiye bağlamında bunun karşılığı önce Özal, sonra da Erdoğan-Gül oldu. Bu, kriz içinde Türkiye yeni sürece uyarlanıyor. »Eksen kaymasında ABD’nin bir rolü var mı? ABD buna daha ne kadar müsaade edecek? ABD, Bush yönetimi sırasında salt kaba güçle, askeri zoru kullanarak yapamadıklarını şimdi, şiddete ek olarak, “yumuşak gücü’nü de kullanarak gerçekleştirmeye çalışıyor. Gramsciyen terimlerle söylersek, Bölge’de “değerler hegemonyası”nı tesis etmek istiyor ve bunun için bir “tarihsel blok” oluşturmaya çabalıyor. Türkiye’ye de burada bir taşeronluk görevi veriliyor. ABD, şimdi güç topluyor. Güçlenince eksenini değiştirir ve o zaman “askeri” öğeler daha öne çıkabilir ve yerel işbirlikçilik ona göre yeniden düzenlenir. Türkiye kapitalizminin bütün kurumları ve siyasal/ideolojik yapıları zaten bu role uygun olduklarından aralarındaki rekabet farklı düzlemlere kayar ve belki bugün tanık olduğumuz “iktidar mücadelesi” farklı bir “kayıkçı kavgası”na bürünür. »Osmanlıcılıktan devşirilmiş vizyon ile yürütülen diplomasi için Türkiye’nin çapı yeterli mi? Bunu bir “emperyal” yöneliş ya da “alt-emperyalistleşme” olarak görüyorsanız, bu zaten söz konusu bile değil. Türkiye’nin “Truva atı” rolü dahi o kadar kolay değil. Türkiye, işe yarar tetikçiliği bir dönem ABD ve NATO’nun kanatları altına üç-beş yıl zorla yapabildi. Gücü ve çapı yetmedi. Bugün farklı bir ideolojik iklimde AKP iktidarı daha şanslı gibi görülüyorsa da, Türkiye’nın çapsızlığının ötesinde, uyanan Bölge’nin toplumsal dinamikleri bu tuzağa düşmez. Hangi “değerler hegemonyası”nı kuracak da Osmanlı’ya özenecek Türkiye? “Paralı askerlik” içinse, ne ABD’nin artık o kadar parası var, ne de Türkiye’nin askeri gücü buna yeter. Türkiye’nin askeri gücü kendine yetmiyor, Bölge’deki tetikçiliğe nasıl yetecek. Ucuz asker deposu olmak başka, askeri güç olmak başka. »AKP’nin emperyalist ‘Neo-Osmanlıcılık’ hevesi/özlemi ülkeyi ne tür maceralara sürükler? Soğuk Savaş döneminde Menderes’in, sonra da Özal’ın yaptıklarına özeniyorlar. O dönemlerin maceracı ve saldırgan Türkiyesi’nin ve o yönetimlerin ibretlik sonu ortada. “Paralı askerlik” süreçlerinde ülkeler kendilerinden yerler farkında olmadan. Emperyalizm tek kuruşunu bedelsiz harcamaz. Bedeli de sonunda o ülkenin halk güçleri öder. »Dış politikaya ‘İslamcı virüs’ mü bulaştı? Bu virüs kararları nasıl etkiliyor? Türkiye’yi yönetenler her zaman hastalıklı bir milliyetçiliği emperyalizme hizmeti kamufle etmek için kullandı, toplumu da şovenizm virüsüyle zehirledi. Bu arada öteki bütün “evrensel” ideolojileri de “Türkleştirerek” bozdular. “Türk-İslam sentezi”, “Türk sosyalizmi,” “Türk liberalizmi” derken şimdilerde de “Türk İslami liberalizmi” diye bir ucube çıktı ortaya. »Türkiye’nin Hamas-İran-Suriye politikaları yükselen yeşil sermayeye pazar bulmaya mı yönelik? Türkiye Arap-İslam pazarına mı oynuyor? Türkiye, bu çevrelerle yaptığı bütün temaslarda onlara emperyalizmin mesajlarını iletiyor, zalimle “uyum” çağrısı yapıyor, emperyalist dayatmaları kabul etmelerini telkin ediyor. Zaten Türk yetkililer de söylüyorlar, ABD’liler de teyit ediyor: “Türkiye, Batılıların giremediği, hitap etmede yetersiz kaldığı, nüfuz edemediği yerlere oraların diliyle giriyor ve Batı görüşlerinin elçiliğini yapıyor, bir tür çöpçatanlık görevini üstleniyor.” Bunun adını da, “uluslararası toplumun iradesi” diye koyuyor. Zaten “Truva atı” rolünün gereği bu. Türkiye, emperyalist çıkarları himaye ediyor, emperyalizmin bütün stratejik tanımlamalarını, hedeflerini paylaşıyor. Bu rolden nemalanmaya da çalışıyor elbette; bu rolden kendisine düşecek pazar ve kar kırıntılarını büyütmeye çalışıyor. »Türkiye’nin bağımsız oyun kuruculuğa soyunması ve Ortadoğu’ya yumuşatılmış emperyal söylemlerle yönelmesi ne kadar gerçekçi? Türkiye’nin bağımsız bir politika gibi derdi yok. Bu, halka yapılan “psikolojik harekat”ın ucuz ajitasyonu. En fazla şu söylenebilir: Emperyalist kriz Türkiye’ye biraz daha fazla harekat alanı açıyor, ganimet sofrasından düşen kırıntılardan biraz daha fazla toplama imkanı tanıyor, o kadar. Türkiye bu rolünü, içerde pazarlamak için kimi mizansenlere başvurmak, İsrail’le “çatışmak” görüntüsünü vermek zorunda. Araplarla diyalog ortamı ancak böyle sağlanabilir, içerdeki toplumsal destek böyle kotarılabilir. Türkiye dolayısıyla Batı’dan uzaklaşmıyor; aksine Batı onu her zaman olduğu gibi Ortadoğu’ya itiyor. O da oranın istikrarsızlık ve çatışmacı piyasasında jeopolitiğini pazarlayarak rolünü oynuyor, geçimini sağlıyor. » Neo-Osmanlı hevesinin önündeki en büyük engel yine osmanlının kanlı mirası değil mi? Bu kesinlikle böyle. Soğuk Savaş’ta Batı Türkiye’yi oralara nüfuz etmesi kolay bir müttefik olarak düşündü. Fakat çok kısa bir süre sonra bünyenin sözünü ettiğiniz mirası reddettiğini de gördü, Türkiye’yi sadece bir stratejik kılıç olarak kullanmaya kalktı. Şimdi de Batı bölgede değişen ideolojik iklim nedeniyle Türkiye’nin “ılımlı İslam” işbirlikçiliğiyle işe yarayabileceğini, düşünüyor ama yanılıyor. Türkiye “vitrini” ya da “Osmanlı mirası” da geri tepecek. En azından kitleler nezdinde. »Dış politika da “tüccar siyaseti” anlayışıyla yürütüyor. Bu siyaset patlamak üzere? Türkiye giderek krizdeki emperyalizmin sırtında da taşınamayacak bir yüke dönüşecek. Obama, Türkiye’den sorunlarını çözmesini istedi; ki, işe yarar bir hizmetli olabilsin diye. Ne var ki, Kürt Sorunu’ndan, Kıbrıs’a ve Ermenistan’a, Türkiye sorun çözemiyor, kaldırılamayacak bir yüke dönüşüyor. Şark kurnazlığıyla çarşı esnaflığı ve “üçe alıp beşe satma tüccarlığı” gün gelir tıkanır. Şimdiye kadar hep böyle oldu. ‘Türkiye ve İsrail bölgenin ikiz kardeşi’ »İsrail’le yaşanan son kriz? Türkiye ile İsrail birbirine tıpatıp benzeyen iki ülke ve dostlukları da çok eskiye, Siyonist Devlet’in kuruluşuna dayanır. Türkiye İsrail’i ilk tanıyan ve onunla Büyükelçilik düzeyinde ilk ilişki kuran “Müslüman ülke”dir. Soğuk Savaş sırasında aralarındaki yakın ilişki sürmüş ama Türkiye’nin “Truva atı rolü”ne halel gelmesin diye bu ilişkiler gizlice sürdürüldü. O zamanlar kurulan bu gizli ittifaka “Hayalet Pakt” adı verilmiştir. Bu uğursuz antlaşma 1958 Ağustos’unda Menderes ile Ben Gurion arasında Ankara’da imzalandı. Daha sonra, Türkiye'nin taktik değiştirme zorunda kaldığı 60’lı yıllarda bu ilişkiler dondurulmuş ama “dostluk” hep baki kalmıştır. Özal zamanında ilişkiler yeniden canlandırılmış, emperyalizmin değneksiz köyüne dönüşen dünya koşullarında açıktan işbirliği dönemi başlatıldı. Tabii Bölge’nin bu “ikiz kardeşler”i arasında zaman zaman sorunlar da çıkmakta. İki ülke, şiddete müptela militarist yapılarıyla; komşularıyla, başka halklarla, giderek, tarihleriyle ve kendileriyle barışık olmayan, iç ve dış düşmanla beslenen egolarıyla; emperyalizmin Bölge’deki uzantısı olmalarıyla; insan yaşamını, demokratik normları ve temel insan haklarıyla hukuk ilkelerini hiçe sayan ruhi şekillenmeleriyle; kendi haklılık ve üstünlüklerine iman etmiş şovenizmleriyle aynı yazgıyı paylaşmakta. İsrailliler “bize ders verecek son ülke Türkiye’dir” derken aslında bu benzerliğe işaret etmekte. Gerçekten de, bu iki ülkenin Filistinlilere ve Kürtlere reva gördüklerine bakmak bile benzerlikleri görmeye yeter. Dolayısıyla, aradaki krizi çok da ciddiye almamak gerekir. ‘Kliklerin çatışması emperyalizme destek kavgası’ »Türkiye’nin ‘yeni’ dış politika hareketliliği ve taktiklerini daha çok ‘iç dinamikler’ mi belirliyor, ‘dış dinamikler’ mi asıl etkin olan? Türkiye’nin emperyalist etkilerden kurtularak daha çok kendi “ulusal çıkarları”na dönük yeni bir dış politikayı uygulamaya soktuğu öne sürülüyor. Bunun da iç dinamiklerin doğal sonucu olduğu iddia ediliyor. Gerçekten öyle mi? Türkiye’de olgunlaşan ve bağımsızlaşan burjuvazi mi ortaya çıktı? Küreselleşmeyle birlikte beynelmilel ve yerli sermaye adına “ulusal devlet” pazarlarını kapatan devletçi-militer yapılar avantajlarını, güç ve iktidarlarını yitirme tehlikesiyle karşılaştı. Sermaye güçleri arasındaki “iktidar kavgası” bir demokratikleşme sancısını değil, emperyalist destek için verilen kavgayı, bunun için ortaya çıkan rekabeti anlatıyor. HADEP’li parlamenterleri polis zoruyla Meclis’ten alıp cezaevine sokan süreç onca yıl sonra bugün neredeyse aynen tekrarlanıyorsa, Türkiye demokratikleşme yolunda kaç arpa boyu yol almış oluyor? Gelişen linç kültürü olmasın olgunlaşan ve demokratikleşen Türkiye kapitalizminin yeni ‘iç dinamiklerinin göstergesi? Yoksa F-Tipi tecrit ve ölüm evleriyle ortaya çıkan ‘iç dinamikler’ midir bölge halklarının dostu bağımsız Türk dış politikasına yön veren?

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut facilisis interdum lacus, nec scelerisque magna vehicula et. Pellentesque nec eros mi. Sed ultricies tellus vel odio pellentesque non congue enim auctor. Fusce fermentum, magna non commodo fringilla, purus metus ultrices purus, ut laoreet est neque eu leo. Praesent suscipit diam nec quam luctus sit amet varius leo fermentum. Proin quis dolor nec diam aliquet bibendum et ac felis. Nunc ut ante vulputate mauris vehicula molestie. Praesent malesuada ipsum ac felis iaculis accumsan. Aenean dui sem, facilisis ut fermentum et, dignissim vitae odio. Donec pretium nisl sit amet nulla pharetra vulputate. In pellentesque bibendum consequat. Nullam eros diam, suscipit non rutrum vel, mollis sed augue. Nulla facilisi. Morbi facilisis, nisi at sodales facilisis, purus arcu luctus risus, ut lacinia metus lorem et metus. Cras tempus semper ante. Cras tincidunt euismod venenatis. Aliquam erat volutpat. Suspendisse tempor congue neque a aliquam.

Curabitur at est vel odio aliquam fermentum in vel tortor. Aliquam eget laoreet metus. Quisque auctor dolor fermentum nisi imperdiet vel placerat purus convallis. Fusce et risus eu justo euismod pellentesque. Suspendisse id viverra est. Aenean feugiat tincidunt urna et tristique. Etiam nunc nulla, elementum id dapibus vel, congue vitae purus. Pellentesque blandit enim eu tellus rhoncus id congue velit cursus. Phasellus interdum interdum ipsum, vel pharetra purus congue sed. Cras convallis elementum elementum.

Praesent dolor turpis, sodales mattis facilisis sit amet, commodo eu diam. Curabitur in neque felis, sed eleifend tellus. Nulla facilisi. Suspendisse vel suscipit eros. Vestibulum euismod turpis vel nunc sodales at vestibulum lectus dignissim. Donec quis magna lacus. Donec ultricies scelerisque purus, eu faucibus lorem tempor id. Cras egestas magna id nunc ullamcorper facilisis. In at est id felis lacinia aliquet. In hac habitasse platea dictumst. Donec molestie, eros ac venenatis posuere, erat dolor varius ligula, tempus interdum nisi dui ut sem. Suspendisse a euismod ligula. Fusce vitae erat orci, quis interdum turpis.

Curabitur quis orci non dolor fermentum tincidunt. Mauris quis massa ante, at semper nunc. Mauris in purus id ante gravida fermentum. Etiam hendrerit risus sit amet purus lacinia sollicitudin. Suspendisse mauris sapien, mattis eget accumsan et, suscipit in diam. Vestibulum nec diam et lectus euismod tempor. Quisque gravida luctus orci. Donec ornare, tellus et faucibus eleifend, felis eros fermentum ligula, in dapibus elit tellus a odio. Vivamus in iaculis justo. Cras convallis, sem id luctus fermentum, lacus lectus scelerisque lacus, id rhoncus est purus id ante.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut facilisis interdum lacus, nec scelerisque magna vehicula et. Pellentesque nec eros mi. Sed ultricies tellus vel odio pellentesque non congue enim auctor. Fusce fermentum, magna non commodo fringilla, purus metus ultrices purus, ut laoreet est neque eu leo. Praesent suscipit diam nec quam luctus sit amet varius leo fermentum. Proin quis dolor nec diam aliquet bibendum et ac felis. Nunc ut ante vulputate mauris vehicula molestie. Praesent malesuada ipsum ac felis iaculis accumsan. Aenean dui sem, facilisis ut fermentum et, dignissim vitae odio. Donec pretium nisl sit amet nulla pharetra vulputate. In pellentesque bibendum consequat. Nullam eros diam, suscipit non rutrum vel, mollis sed augue. Nulla facilisi. Morbi facilisis, nisi at sodales facilisis, purus arcu luctus risus, ut lacinia metus lorem et metus. Cras tempus semper ante. Cras tincidunt euismod venenatis. Aliquam erat volutpat. Suspendisse tempor congue neque a aliquam.

Curabitur at est vel odio aliquam fermentum in vel tortor. Aliquam eget laoreet metus. Quisque auctor dolor fermentum nisi imperdiet vel placerat purus convallis. Fusce et risus eu justo euismod pellentesque. Suspendisse id viverra est. Aenean feugiat tincidunt urna et tristique. Etiam nunc nulla, elementum id dapibus vel, congue vitae purus. Pellentesque blandit enim eu tellus rhoncus id congue velit cursus. Phasellus interdum interdum ipsum, vel pharetra purus congue sed. Cras convallis elementum elementum.

Praesent dolor turpis, sodales mattis facilisis sit amet, commodo eu diam. Curabitur in neque felis, sed eleifend tellus. Nulla facilisi. Suspendisse vel suscipit eros. Vestibulum euismod turpis vel nunc sodales at vestibulum lectus dignissim. Donec quis magna lacus. Donec ultricies scelerisque purus, eu faucibus lorem tempor id. Cras egestas magna id nunc ullamcorper facilisis. In at est id felis lacinia aliquet. In hac habitasse platea dictumst. Donec molestie, eros ac venenatis posuere, erat dolor varius ligula, tempus interdum nisi dui ut sem. Suspendisse a euismod ligula. Fusce vitae erat orci, quis interdum turpis.

Filed in: Media Tags: ,

You might like:

Amazon Sales Up 40% in 2010 Amazon Sales Up 40% in 2010

2 Responses to "Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon"

  1. admin says:

    Curabitur quis orci non dolor fermentum tincidunt.

  2. admin says:

    Mauris quis massa ante, at semper nunc.

Leave a Reply

Submit Comment
© 2014 ChannelPro. All rights reserved. XHTML / CSS Valid.
Proudly designed by Theme Junkie.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol