ChannelPro » Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon

Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon

ToplumDüşmanı

Dosya 2

RAHATI KAÇMIŞ, ENDİŞELİ BİR SINIF
Yeni orta sınıfı iyimserlikle siyasal bir aktör olarak sunmanın ciddi sınırları var. 90’lı yılların gözdesi ve cüretli olan bu kesim 2001 kriziyle birlikte ciddi bir sarsıntı geçirmiş durumda. Bunu mutlaka görmek gerekiyor
Geçen hafta CHP dolayısıyla basın ve TV’lerde yoğun bir “Yeni Orta Sınıf (YOS)” tartışması yaşandı. Kılıçdaroğlu’nun arkasındaki beyin olarak lanse edilen ve Parti meclisine seçilen Prof. Sencere Ayata üzerinden yürüyen bir tartışmadan söz ediyoruz. Bu tartışmaların benim açımdan ilginç bir gerilimi de var. 2005’de Yeni Orta Sınıf isimli bir kitap yayınladığım (ki bu isimde başka bir kitap yok) halde, medyadaki bu tartışmaların inatla bunu görmemeye çalışması. Üstelik google’da 1 nolu linkte karşılarına çıkabilecek kadar yakınken.  Bu bir tarafıyla Devrim Sevimay başta, gazetecilerin ne kadar araştırmacı olduğunu gösteriveriyor. Ayrıca BirGün’ü görmemeye çalışmak da cabası... Ayata için ise sorun akademik nezaket çerçevesinde (referans vermemek) değerlendirilebilir; üstelik bu kitap bölüm başkanı olduğu ODTÜ sosyoloji bölümünde okutulurken... Ama anlaşılan bu kavramı sadece kendi sırtlamak istiyor. Ama bu o kadar kolay olmayacak gibi.. Bu kişisel serzenişten sonra hızlı bir şekilde tartışmaların bir dökümünü vermeye çalışalım:
YOS VE VAROŞ
Öncelikle 25 Mayıs’ta Milliyet manşetten verilen “CHP yeni orta sınıfı varoşlarla buluşturacak” cümlesi gündemin ortasına düşüverdi diyebiliriz. Ayata heyecanla konuşuyordu: “Kesinlikle yeni orta sınıfta bir mobilizasyon başlamış durumda. Sadece benim iki gündür telefonumun yüzlerce kez çalması bile bir fikir verir sanıyorum. Bugüne kadar hiçbir şekilde siyasete girmemiş insanlar “Bizim bir katkımız olur mu,  biz ne yapabiliriz” diye soruyorlar, tam anlamıyla mobilize olmuş durumdalar. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından yeni orta sınıfta şu düşünce uyandı “Bu adam varoşlara yürür, biz de elimizden geleni yapalım”. Görüyoruz ki şimdi bu kesimde dahi ”Hadi hep beraber halka gidelim, halkı kazanalım” denmeye başlandı. Sanırım artık ‘Yeni orta sınıf halka döndü’ diyebiliriz.”
Cumhurİyet Mİtİnglerİnden bugüne
Sencer Ayata, 2005 yılında Devrim Sevimay röportajıyla Milliyet’e yine manşet olmuş; Cumhuriyet Mitinglerini yeni orta sınıfların ortaya çıkışı olarak yorumlamıştı.  Ayata şöyle diyordu: “Çünkü emekçilerle iş dünyası arasındaki uzlaşmayı bu sınıf sağlayacaktı.” Bunun gerekçesini ise uzun uzun vurgulama gereği duyuyordu: “Sosyal demokrasi deyince akla öncelikle bir işçi hareketi ve bu kesimin çıkarlarını savunan bir kitle partisi gelir. Ancak Türkiye’de bu tabana ilişkin önemli sorunlar var; solu yeterince tanımıyor olması, işçilerin muhafazakarlaşması, zayıf örgütlenme ve 12 Eylül’ün yarattığı sarsıntılar. Bu nedenlerle beyaz yakalıların oranı ve önemi artıyor. Avrupa’da sosyal demokrat taban esas olarak bu kesime döndü yani yeni orta sınıfa. Bu bilgi ekonomisinin gelişmesinin sonucu. Bu gelişmeyi büyük bir dikkatle izlemek şart. Karşımızda hızla değişen ve bize özgün bir yapı var. Bir ülkede sosyal demokrasinin başarısı da öncelikle değişim süreçlerinin ve özgün yapıların iyi kavranmasına bağlıdır.”
Orta sInIf efsanesİ
Ayata’nın büyük bir iyimserlikle konuştuğu ortada. YOS, Devrim Semiray’ın iddiası gibi onun bulduğu, icat ettiği bir kavram değil. 1960’lı yıllardan 1970’lere evrilen dünyada sosyal bilimler literatüründe özellikle de Darendorf’tan  W.Mills ve Giddens’e birçok insan sınıf analizlerinde kullanmışlardır. Yeniyi açıklamadan önce orta sınıf dediğimde ne anlıyoruz?
Örneğin Ayata’nın da veri aldığı Dünya Bankası raporlarına göre  yıllık geliri 4 bin 268 dolar (6 bin 575 lira)  ya da en az 3 bin liralık gelir bu orta sınıfları tanımlamaya yetiyor.
Özellikle teorik literatürde sınıfı tanımlamanın iki çerçevesi var: Birincisi, burjuvazi, küçük burjuvazi, işçi ve köylülük arasındaki gerilimleri üretim - mülkiyet  ilişkileri, sınıf mücadelesi ve sömürü üzerinden tanımlayan Marksist yaklaşım; burada sınıf bizim atfettiğimiz bir etiketin ötesindedir. Diğeri ise daha çok sosyolog Max Weber’e referansla, sınıfı tüketim ilişkileri üzerinden tanımlayan eğilim. Buna istenirse sınıfı kültürel stratejiler, eğitim, meslekler ve semboller üzerinden tanımlayan üçüncü bir eğilimi eklemek de mümkün. Bu üç yaklaşım içinde, birçok doğru da barındıran son ikisinin yaygın olduğu söylenebilir. Kentleşme, tüketimdeki artış ve kıyafetlere kadar yansıyan “görece” eşitlik bu algı için yeterli malzeme de verecektir. Ne köylü, ne de işçi; herkes orta sınıf.  Ne olduğu üzerinden değil, daha çok ne olmadığı üzerinden tanımlanmış bir sınıf bilinci(!) Marksizmde bir insan sadece tüketimiyle, ya da sembollerinin (hayat tarzı) üzerinden kendini orta sınıf olarak tanımlayamaz. Yani bireysel bir seçim ve etiket değildir. Yani kendini nasıl gördüğü bir veri değidir.  Böyle bir algıyı daha çok statü grupları açısından değerlendirebiliriz. Statü grupları toplumsal farklılıkların olduğu kadar bunlara ilişkin sınırlılıkların kabülünü de içeren, bu anlamda ayırdedici, hatta dışlayıcı nitelik taşıyan bir hiyerarşik farklılaşma olgusudur.  Orta sınıf efsanesi ise çok semboller, hayat tarzları ve statüler üzerinden konuşmaya müsait yönler taşır.
DüŞüŞ korkusu yükseLİŞ umudu
Marksist teorideki küçük burjuva karşılığında kullanılan bu tanımlama, çok rahat sınırlarının sonuna kadar esnetileye müsait yönler taşıyor. Marx açısından küçük burjuva küçük mülk sahiplerinden, yanında  kendiyle beraber1-2 işçi çalıştıran küçük işadamından, eğitimle kazanılmış (avukat, doktor, noter, öğretmen vb) mesleklere kadar bir alana uzanıyor. Yani  daha çok üretim ilişkileri çerçevesinde bir konumlanmayla ve (diğer sınıflarla ilişkili) sınıf mücadelesi  anlaşılmaya çalışılıyor..  Sınıf perspektifinden bakınca ise, üretim ve mülkiyet ilişkileri içindeki çatışkılı konumu son kertede çok belirleyicidir. Orta kavramı yukarıdaki burjuvazi ve aşağıdaki işçi sınıfı ve köylülük arasında gerilimli bir konum belirler. Bu anlamda “yükselme umudu” ile “düşüş korkusu” arasındaki keskin makasta salınırlar. Birçok siyaset kuramı bu anlamda orta sınıfların kritik önemi üzerinde durmakta; (örneğin faşizm gibi) durmakta haklıdırlar. Oysa 1945 sonrası, “Amerikan Rüyası” dediğimiz süreçte orta sınıf kavramı olumlu bir tını kazandı. 1950’lerin beyaz eşyalı, arabalı tüketimci kapitalizm sürecinde patlayan medya devrimiyle, kalkınmanın, ilerlemenin ve demokrasinin rol modeli durumuna da geldiler. Parlak dergi sayfalarında okuyucuya sırıtan mutlu, eşyalı, hijyen çekirdek aile bu dönemin amblemi olacaktır. Bizdeki Menderesli “küçük Amerika” söylemi de aynı orta sınıf efsanesinden esinler taşıyordu. 1950 sonrası Orta sınıflara kapitalizmin politik ve kültürel olarak satın alınması gereken, sisteme rıza üretecek en önemli kesim diyebiliriz. Yani kendini “ne olmadığı (işçi, köylü)” üzerinden tanımlamaya yakın. Yükselme umudu pompalanan ve yeri geldiğinde “düşüş korkusu” kaşınan bir kesim. İçine girdiğimiz bu aralık “düşüş korkusu”nun kaşındığı bir aralık olabilir... Faşizm analizleri de göstermiştir ki, bu sınıf orayı da destekleyen bir özelliğe, dışlayıcı kültürel stratejilere sahip... Geleneksel orta sınıfların neo liberalizm sürecinde proleterleşmeye başladıkları gözlemlenebilir… Ama hayali sınıf algıları bunu gizliyor olabilir…
HİZMET SINIFI
Yani, orta sınıf efsanesi özellikle de Taraf gazetesi çevresinde  dillendirilen işçi sınıfının sona erdiği yargısını güçlendiren bir argüman olarak kullanılıyor. Toplumun bütün katmanlarının orta sınıflaştığına yönelik bir iyimserlik yayıyor. Buna 90 sonrası sol-liberalizme malzeme taşıyan bilgi toplumu, 3. dalga, ağ toplumu gibi dönemselleştirmeleri de eklemek gerekiyor. Dikkatli kullanılmazsa bütün bunlar, günmüzde el emeğine dayalı, mavi yakalı işçilerin ortadan kalktığı robot fütürizmiyle el ele yürümekte gecikmeyecektir. Bilgi toplumu görüşü ise, emeğin yoğun olduğu  üretim ve imalat eksenli bir kapitalizmden, bilginin ve hizmetlerin baskın olduğu yeni bir kapitalizme geçtiğimizi vazeder. Bütün doğru unsurlarına rağmen bilgi toplumu dönemselleştirmesi de orta sınıfların büyümesine dönük iyimserlikle malul olmaktan kaçamaz. Örneğin Milliyet  gazetesinden Taha Akyol, neredeyse ayda bir köşesinde, büyüyen ve dünyaya açılan KOBİ’ler, Anadolulu ve muhafazakar orta sınıfların büyüdüğünden, iyiye gittiğimizden dem vurmakta; bir düşüşten inadına yükseliş çıkarmaktadır. Bu anlamıyla bakıldığında Ayata sol ve sosyal demokrat bir tınıyla Akyol’un iyimserliğiyle buluşmaktadır. Her ikisi de iyimser, dünyaya açık, eğitimli bir orta sınıfçılıkta birleşmektedir. Akyol bu orta sınıfçılıktan AKP liberal muhafazakarlığına pay çıkarırıken, Ayata buradan sosyal demokrat bir umut devşirmekte. Her ikisinin gözden kaçırdığı ise sertleşen sınıf mücadelesi ve kapitalizmin krizi düşünüldüğünde “sınıf düşme” “beyaz yakalı işçileşme” ve “orta sınıfların erimesi” kavramları. Bunların eleştirisine geçmeden şu meşhur yeni orta sınıfı (YOS) tanımlamaya çalışalım.
Pekİ kİm bu yenİ orta sInIf?
Aslında YOS’un tanımı o kadar karışık değil. Üniversite mezunu, görece yüksek ücretli, ağırlık olarak da hizmetler sektörü, beyaz yakalı bir kesimden söz ediyoruz. Mühendisten, yöneticilere, avukatlara, doktorlara ve reklamcılara, medya çalışanlarına, bankacılara geniş profesyonel bir kesim yani.  Ama sorun burada bitmiyor. Sadece mesleği tanımlamak sınıfsal bir analiz için yeterli olmamaktadır. Öncelikle şuna dikkat gerekiyor: günümüzün milyonlarca beyaz yakalı büro işçisine, erken kapitalizmin küçük ve çoktan yok olmuş büro çalışanı tabakasının ‘orta sınıf’ veya yarı idari işlevreri yüklenirse, sonuç korkunç bir hata olur. YOS’un diğer kısmı ise, sayıca büyüyen, sınıfsal koşullarını iyileştirdikleri düşünülen idari ve profesyonel çalışanlardır. Burada ise genelde ‘hizmet sınıfı’ kavramı kullanılır. Bu sınıf kalifiyesiz beyaz yakalılara göre ayrıcalıklı iş ve piyasa koşullarıyla ayırt edilebilecek YOS’un “üst” kısmını tanımlamaktadır. Hizmet sınıfının kariyerleri vardır, bununla ilişkili otorite ve bağımsızlık gibi tüm avantajlara, birlikte ücretlerde ve koşullarda düzenli iyileşmelere sahip olmaktadırlar.
ÇELİŞKİLİ KONUMLAR
Beyaz yakalı sektöre dahil olan yönetici ve profesyoneller üretim araçlarına sahip olmamakla beraber, toplumsal işbölümü içindeki rollerinden ötürü iktidar ilişkilerini ve burjuva egemenlik arayışını yeniden üreten toplumsal gruplardır. Denetledikleri emek üzerinde belli bir otoriteye sahip olan orta ve üst düzey yöneticiler ve profesyonellerin bu anlamda işçi sınıfından ayrıldıkları ortada. Ayrıca şu da var: Yönetim işini sermayenin işlevleri arasında görmeyenler, yüzyılın en önemli devrimlerinden birisi olarak gördükleri “yönetsel devrim” olayının sınıf ve mülkiyet arasındaki ilişkiyi tamamen ortadan kaldırdığını, dolayısıyla günümüzde büyük şirketlerde profeyonel yöneticilerin tekeline geçmiş olan karar süreçlerinin tümüyle bürokratikleştiğinden; hatta bu süreçle kapitalizmin eskisi gibi olmadığından bahsedenler de var. 90’lı yıllarda da yaygın olan bu görüş, günümüzde ciddiye alınacak gibi değil. Böyle görüşler, kapitalist sınıfın dışında bağımsız bir toplumsal kesim oluşturduğu kabul edilen profesyonellerin “yeni sınıf”, “teknokratik entelijansiya” ve “yönetici elit” gibi ayrı bir sınıfsal konum içinde değerlendirilmesiyle sonuçlanır. YOS kavramına temkinli yaklaşanlar da var. Örneğin bu konuda uzun uzun yazmış Marksist düşünür Calinicos’a göre, YOS bir sınıf değildir. İşçilerle kapitalistlerin, üretim ilişkilerindeki konumları bunları aynı anda iki ayrı yöne (kâh burjuvaziden kâh proleteryadan yana, yarı özerk çalışanlar açısından ise kâh küçük burjuvazi kâh proleteryadan yana) çeker. YOS temel çelişkinin iki kutbu olan sermaye ve emek arasında belirsiz ve ara bir konumda bulunmak gibi ortak özellikleri olan, homojen olmayan toplumsal tabakalar topluluğudur. Üst ucunda fiilen yönetici sınıfın bir parçasını oluşturan üst yönetim kademelerine kayarken, alt ucunda işçi sınıfıyla birleşir. Çelişkili sınıfsal konumlarda yer alanları burjuvaziden ve proleteryadan ayıran sınırlar bulanıktır. YOS’un  proleter kökenden gelen birçok yeni insanı kapsadığını söyleyen Calinicos, hizmet sınıfının aşağıdan eleman almaktan başka bir yolla sağlanamayacak kadar hızla büyüdüğünü de eklemektedir. 80 sonrası ihtiyaç ise, 1945’den sonraki yıllarda tek başına orta sınıf çocuklarıyla karşılanayacak bir hızla büyüyecektir.  Buraya kadar söylediklerimiz daha çok kavramsal ve genel şeyler; oysa YOS’u somut olarak tartışmak “dünyanın en parlak on yılı” 90’lı yıllar ve ürettiği neşeli  kültürel stratejiler üzerinden mümkün.
Ağzında suşi
tadıyla kalmak!
2001 krizi Türkiye'de yeni orta sınıfın yaşadığı en büyük kırılma oldu. 30'lu yaşlara gelmiş ve üniversite sonrasını 90'lı yılların iyi ücret, ve cüretiyle geçirmiş orta yaşların eşiğindeki bir kuşak işsiz kalabileceklerini acı bir şekilde öğrenmişlerdi.  2001 krizi cüretli, neşeli ve alaycı YOS'un işi varsa da, artık mızrağının düştüğü bir milat oldu. Kamu tekrar güvenli bir iş sahası oldu.

Prof. Dr. Sencer Ayata:
Yeni orta sınıf, yeni bir aktör
» CHP, yeni orta sınıf desteğine yeni bir şevk ve heyecan katarak varoşları kazanmaya yöneldi. Bu ne demek? Buna yönelik sosyal politikalar ve ekonomik politikalar demek. Ama ondan da önce ne demek? Yeni bir siyasi iletişim demek. Kemal Kılıçdaroğlu yeni bir siyasi iletişim getirdi CHP’ye. Çok uzun süredir ciddi moral bozukluğu içindeydi bu kesim. Dolayısıyla bu buluşma sayesinde bir şekilde kendi yaşam tarzını ve demokrasiyi kazanmayı ümit ediyor. Yani yeni orta sınıf bunu bir demokrasi projesi olarak görüyor.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut facilisis interdum lacus, nec scelerisque magna vehicula et. Pellentesque nec eros mi. Sed ultricies tellus vel odio pellentesque non congue enim auctor. Fusce fermentum, magna non commodo fringilla, purus metus ultrices purus, ut laoreet est neque eu leo. Praesent suscipit diam nec quam luctus sit amet varius leo fermentum. Proin quis dolor nec diam aliquet bibendum et ac felis. Nunc ut ante vulputate mauris vehicula molestie. Praesent malesuada ipsum ac felis iaculis accumsan. Aenean dui sem, facilisis ut fermentum et, dignissim vitae odio. Donec pretium nisl sit amet nulla pharetra vulputate. In pellentesque bibendum consequat. Nullam eros diam, suscipit non rutrum vel, mollis sed augue. Nulla facilisi. Morbi facilisis, nisi at sodales facilisis, purus arcu luctus risus, ut lacinia metus lorem et metus. Cras tempus semper ante. Cras tincidunt euismod venenatis. Aliquam erat volutpat. Suspendisse tempor congue neque a aliquam.

Curabitur at est vel odio aliquam fermentum in vel tortor. Aliquam eget laoreet metus. Quisque auctor dolor fermentum nisi imperdiet vel placerat purus convallis. Fusce et risus eu justo euismod pellentesque. Suspendisse id viverra est. Aenean feugiat tincidunt urna et tristique. Etiam nunc nulla, elementum id dapibus vel, congue vitae purus. Pellentesque blandit enim eu tellus rhoncus id congue velit cursus. Phasellus interdum interdum ipsum, vel pharetra purus congue sed. Cras convallis elementum elementum.

Praesent dolor turpis, sodales mattis facilisis sit amet, commodo eu diam. Curabitur in neque felis, sed eleifend tellus. Nulla facilisi. Suspendisse vel suscipit eros. Vestibulum euismod turpis vel nunc sodales at vestibulum lectus dignissim. Donec quis magna lacus. Donec ultricies scelerisque purus, eu faucibus lorem tempor id. Cras egestas magna id nunc ullamcorper facilisis. In at est id felis lacinia aliquet. In hac habitasse platea dictumst. Donec molestie, eros ac venenatis posuere, erat dolor varius ligula, tempus interdum nisi dui ut sem. Suspendisse a euismod ligula. Fusce vitae erat orci, quis interdum turpis.

Curabitur quis orci non dolor fermentum tincidunt. Mauris quis massa ante, at semper nunc. Mauris in purus id ante gravida fermentum. Etiam hendrerit risus sit amet purus lacinia sollicitudin. Suspendisse mauris sapien, mattis eget accumsan et, suscipit in diam. Vestibulum nec diam et lectus euismod tempor. Quisque gravida luctus orci. Donec ornare, tellus et faucibus eleifend, felis eros fermentum ligula, in dapibus elit tellus a odio. Vivamus in iaculis justo. Cras convallis, sem id luctus fermentum, lacus lectus scelerisque lacus, id rhoncus est purus id ante.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut facilisis interdum lacus, nec scelerisque magna vehicula et. Pellentesque nec eros mi. Sed ultricies tellus vel odio pellentesque non congue enim auctor. Fusce fermentum, magna non commodo fringilla, purus metus ultrices purus, ut laoreet est neque eu leo. Praesent suscipit diam nec quam luctus sit amet varius leo fermentum. Proin quis dolor nec diam aliquet bibendum et ac felis. Nunc ut ante vulputate mauris vehicula molestie. Praesent malesuada ipsum ac felis iaculis accumsan. Aenean dui sem, facilisis ut fermentum et, dignissim vitae odio. Donec pretium nisl sit amet nulla pharetra vulputate. In pellentesque bibendum consequat. Nullam eros diam, suscipit non rutrum vel, mollis sed augue. Nulla facilisi. Morbi facilisis, nisi at sodales facilisis, purus arcu luctus risus, ut lacinia metus lorem et metus. Cras tempus semper ante. Cras tincidunt euismod venenatis. Aliquam erat volutpat. Suspendisse tempor congue neque a aliquam.

Curabitur at est vel odio aliquam fermentum in vel tortor. Aliquam eget laoreet metus. Quisque auctor dolor fermentum nisi imperdiet vel placerat purus convallis. Fusce et risus eu justo euismod pellentesque. Suspendisse id viverra est. Aenean feugiat tincidunt urna et tristique. Etiam nunc nulla, elementum id dapibus vel, congue vitae purus. Pellentesque blandit enim eu tellus rhoncus id congue velit cursus. Phasellus interdum interdum ipsum, vel pharetra purus congue sed. Cras convallis elementum elementum.

Praesent dolor turpis, sodales mattis facilisis sit amet, commodo eu diam. Curabitur in neque felis, sed eleifend tellus. Nulla facilisi. Suspendisse vel suscipit eros. Vestibulum euismod turpis vel nunc sodales at vestibulum lectus dignissim. Donec quis magna lacus. Donec ultricies scelerisque purus, eu faucibus lorem tempor id. Cras egestas magna id nunc ullamcorper facilisis. In at est id felis lacinia aliquet. In hac habitasse platea dictumst. Donec molestie, eros ac venenatis posuere, erat dolor varius ligula, tempus interdum nisi dui ut sem. Suspendisse a euismod ligula. Fusce vitae erat orci, quis interdum turpis.

Filed in: Media Tags: ,

You might like:

Amazon Sales Up 40% in 2010 Amazon Sales Up 40% in 2010

2 Responses to "Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon"

  1. admin says:

    Curabitur quis orci non dolor fermentum tincidunt.

  2. admin says:

    Mauris quis massa ante, at semper nunc.

Leave a Reply

Submit Comment
© 2014 ChannelPro. All rights reserved. XHTML / CSS Valid.
Proudly designed by Theme Junkie.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol