ChannelPro » Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon

Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon

ToplumDüşmanı

Dosya 20

FAİK BULUT:AKP HÜKÜMETİNİN DIŞ POLİTİKASI ÜZERİNDE CEMAATLERİN ETKİSİ VAR Dış politikada ipin bir ucu hükümetin elinde değil. Birtakım cemaatler, kendi inisiyatiflerini kullanarak Türkiye’nin dış politikasını etkileyen önemli girişimlerde bulunuyor, ticari anlaşmalar yapıyor. Hükümet, bazı gelişmeleri iradesi dışında onaylayabiliyor. ABD birçok noktada Türkiye’yi vekâletten devreye sokuyor. Türkiye de büyük güçler adına iş yaparken o arada kendi lehine ne koparırsa diye bakıyor. Davutoğlu’nun kendisi açıkladı: “Bizim bütün politikalarımız ABD’nin dış politikalarıyla uyumlu, eşgüdümlü” diye İki dönemdir mutlak çoğunlukla iktidarda bulunan AKP’nin dış politik yönelimlerini sorguladığımız yazı dizimizin dördüncü ayağında araştırmacı yazar Faik Bulut ile bir araya geldik. Bulut özellikle Ortadoğu politikaları konusunda yetkin bir isim. Yaklaşık 7 yılını İsrail zindanlarında geçirmiş biri olarak Bulut, bölgedeki ayrışmaları ve olası ittifakları en iyi takip edenlerden biri. Bulut, AKP ile birlikte Türkiye’nin dış politikasında bir eksen kayması olduğuna pek bir ihtimal vermiyor fakat, özellikle Gülen cemaatinin iktidarın dış politik yönelimlerini belirlediğini ileri sürüyor. AKP’nin Ortadoğu’ya yönelmesinde cemaatlerin Arap-Afrika coğrafyasındaki yatırımlarının önemli bir etkisinin bulunduğunu söylüyor. »Türkiye-İsrail arasında yaşanan gerginlik, koltuk kriziyle birlikte yeni bir safhaya ulaştı. Bu gerginlik neyin tezahürü, Türkiye–İsrail ilişkileri nereye gidiyor? İlişkilerin bir yere gittiği yok. Olan sadece günlük konjonktürel gelişmelere bağlı olarak iki tarafın gerek yurtiçi gerek yurtdışı kamuoyuna vermek istedikleri popülist mesajlardan ibaret. »Nedir bu mesaj? AKP son dönemde daha çok Arap ülkeleri, Ortadoğu ve İslam ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmek istiyor. Bu ülkelerin desteğini kazanmak için de Filistin ve Gazze üzerinden İsrail’e yükleniyor. Erdoğan İsrail’i özellikle bu noktadan eleştiriyor. İsrail’de koalisyon ortağı olan Evimiz İsrail Partisi lideri Avigdor Lieberman ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon gibi isimlerde kendi iç kamuoylarına, barış istemeyen çevrelere, yurtdışındaki sertlik yanlısı İsrail lobisine mesaj vermekte. Bu sürecin çok da uzayacağına inanmıyorum. »Süreç, sizce niçin uzayacak? Bunlar aile içi münakaşalar. Çünkü gerek Abdullah Gül gerekse de Bülent Arınç İsrail’le Türkiye’nin ilişkilerinin derin olduğunu, stratejik olduğunu ve günden güne iyileşmesi gerektiğini söylüyor. Diğer taraftan bakıldığında İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak ile İsrail Sanayi Bakanı Benyamin Fouad Ben Eliezer de sıcak mesajlar verdi. Çok büyük kopmalar beklemiyorum. Çünkü ABD var işin içinde. İlişkilerin destekleyicisi, zamanlayıcısı, planlayıcısı, teşvik edicisi ABD’dir. Sonrasında ise NATO ve AB gelir. Türkiye bu ülke ve kurumlara rest çekmediği müddetçe ve/veya kendi bağımsız politikalarını üretmediği müddetçe bu ilişkilerle ilgili tek başına karar verme yetkisine sahip olamayacak. »İsrail karşıtlığı yeşil sermayeye pazar kapma arayışının mı bir ürünü? Erdoğan hükümeti yeşil sermayeyi kazanmak için mi İsrail karşıtı görünüyor? Bir yanıyla doğru. Fakat sadece bununla sınırlandırmak doğru değil, birçok nedeni var. Esas sorun yapısal nedenlerde. İkili bir yapı var. Genel olarak Kemalistler ve TSK’nın dışa kapalı bir politikası var. Bunlar içe kapanık ve Arap-İslam ülkelerine farklı ideolojik nedenlerle mesafeli davranıyor. Öte yanda ise Gül ile birlikte dış işler daha yumuşak daha batı ve doğu dengelerini gözetleyen bir politika izlenmeye başlandı. Davutoğlu’nun ise kendine has daha ideolojik ve vizyoner bir bakış açısı var. Sezai Karakoç’un özellikle Arabistan Konfederasyonu ya da Ortadoğu Konfederasyonu türünden İslam temelli bir ütopya düzeyinde ideolojik bir bakış bu. Bir de Başbakan Erdoğan’ın daha popülist, daha müdahaleci ve “her şeyi ben bilirim” politikası var. Bu yapısal sorunlar Türkiye de istikrarlı, düzenli, vizyonu olan bir dış politika görünümü vermiyor. Öte yandan Erdoğan kendisine yandaş bir sermaye grubu oluşturmadan devletin alt yapısını ele geçirmeden ayakta duramayacağının farkında. Bu farkındalık ile hareket ediyor. Öte yandan Türkiye’nin birlik halinde kavli karar eylemiş, söz birliği içinde bir politikası yok. »Diğer nedenlere gelirsek? Yapısal bozuklukların nedenlerinden biri de AKP’nin, cumhuriyetin kurucu felsefi değerleriyle cemaatçi liberal politik değerler arasına yeterli dengeyi kuramamış olması. Burada istikrarsızlıklar ve gelgitler kaçınılmaz olacak. Burada ipin bir ucu hükümetin elinde değil. Birtakım cemaatler, kendi inisiyatiflerini kullanarak Türkiye’nin dış politikasını etkileyen önemli yurtdışı girişimlerde bulunuyor, ticari anlaşmalar yapıyor. Bu da hükümetin kendi çizdiği çerçeveyi aşıyor. »Hangi cemaatler bunlar, Fettullah Gülen cemaatini mi kastediyorsunuz? Ucu ABD’ye dayanan cemaatler var. Sadece Gülen cemaati değil elbette başka cemaatler de buna dahil edilebilir. Ortadoğu’da etkinliği olan başka cemaatlerde var. Gülencilerle sınırlamak doğru değil. Diplomatik kadrolara, oradaki ticari faaliyetlere, farklı anlaşmalara imza atıyorlar. Bu ilişki ağı hükümetin öngöremediği kadar geniş olduğu için, hükümet ister istemez bu gelişmelerin peşinden sürüklenebiliyor. Bazı gelişmeleri iradesi dışında onaylayabiliyor. »Bu cemaatçi yaklaşım ABD’nin Türkiye’ye biçtiği misyonla ne derece örtüşüyor? Birebir örtüşüyor. AKP’nin de birebir örtüşüyor. Bunu iki noktadan anlıyoruz. Hükümetin AB ve ABD (Bush ya da Obama fark etmez) politikalarından bağımsız hareket ettiği doğru değil. Bu bağımlılığı dillendiren ise yine bizzat Davutoğlu oldu. Davutoğlu’nun birkaç ay önce Washington ziyaretinde verdiği demeç şuydu: “Bizim bütün politikalarımız ABD nin dış politikalarıyla uyumlu, eşgüdümlü, koordineli ve birbirini tamamlayan ögeler içermekte.” Davutoğlu’nun son büyükelçiler konferansında küreselleşmenin aktif bir aktörü olma hedefini koydu. Buradaki vizyonda ABD’nin vizyonundan farklı değil. »Davutoğlu aktif bir dış politika izleyeceğini söylüyor. Bu Türkiye’ye ne gibi bir misyon yüklüyor. Bu aktif siyaset içinde neler var? Afganistan, Pakistan işgalleri? AKP’nin bir değerler ve ‘eksen’ kayması var. Fakat bu ‘eksen’ kayması İsrail ve ABD ile daha yakın ilişkiler kurulmasını isteyenler ve Türkiye’deki Batıcıların (Kemalistler, CHP, diplomatlar, birtakım köşe yazarlar) dahil bahsettiği bir kayma değil. »Nasıl bir eksen kayması? Raydan çıkmış ama hangi raya gireceği belirsiz bir eksen kayması var. Bir arayış içindeler. »Ne tür seçenekler var, bu raylar nereye doğru döşenebilir? Bu rayların genel çerçevesi belli. ABD’nin politikalarıyla uyum içinde bir politika güdüyorsanız ister istemez onunla birlikte politika üretmek durumundasınız. ABD’nin bölgedeki boşluklarını doldurmak, ona zaman zaman yardım etmek, zaman zaman vekalet etmek ve veraset etmek zorundasınız. Boşluğu ABD’nin onayladığı ölçüde doldurursunuz. Bunun içine Afganistan, Irak, Suriye, Mısır vs. girer. Kafkasya’da da bu rolü oynuyor. Ermenistan meselesinde, Azerbaycan meselesinde görüyoruz, özellikle de enerji politikalarında çok net bir şekilde görünüyor. Türkiye henüz yönünü Avrasya politikasına çevirmiş değil. »Bu, sözünü ettiğiniz roller hangi tür dinamiklerin ürünüdür? Türkiye dış politikalarında bir dinamizm bir hareketlilik kendini gösteriyor. Bunu sadece AKP’nin yoğun faaliyetlerine bağlamak doğru değil. Küresel güçler bunu istiyor bu ayrı bir konu ancak gözden kaçmaması gereken bir şey de zamanın ruhunun böyle gerektirmesi. Mesela İran, Suriye, Lübnan gibi ülkelerin ya da Hamas ve Hizbullah gibi örgütler Türkiye vasıtasıyla daha yumuşak ilişkiler kurabiliyor. İşte bu Batı’ya karşı direnen güçler arasında arabuluculuktan ziyade “nasihat heyeti” işlevi görüyor. Yani “küreselleşmenin gereklerini yerine getirin, sorunlarınızı çözün, demokrasiyi kendinize getirin” gibi… »Başbakanın popülist söylemi daha ne kadar devam edecek? ABD yükselen anti-semitist dalgaya ne kadar izin verecek? Türkiye’de ciddi bir anti-semitizm olduğu kanısında değilim. Kaba bir Yahudi düşmanlığı var ve bunu da milliyetçi kesimde görebiliriz. Ancak bunu anti-semitizm olarak yorumlamıyorum. Anti-semitizm AKP’nin politikalarıyla körüklenmez. Arap-İsrail çatışması barışçıl bir atmosfere girse bu popülist hava da ortadan kalkacak. Türkiye’nin en büyük cemaati olan Fethullah Gülen cemaati İsrail’le çok yakın ilişkiler içersinde. »Çokkutuplu dünyada Türkiye’ye biçilen misyon belliydi. Bugün Türkiye’ye biçilen rol nedir? AKP’nin ortaya çıkışı ve iktidara gelişi çok ciddi bir şekilde dış destekle mümkün oldu. İlerde ne tür sürprizler olur bilinmez ama kısa vadede AKP’nin genel politikası ABD dış politikasına ve AB politikalarından bağımsız olmayacak. Şu andaki haliyle ABD’ye bağlı olarak paralel bir değişim gösteriyor. ABD’nin Bush dönemine baktığımızda Ortadoğu’ya müdahaleyle, askerî yöntemleri kullanarak girdi. Obama ile birlikte yerel aktörlere de işbirliğine gidiliyor. ABD artık birçok noktada Türkiye’yi vekâletten devreye sokuyor. Türkiye büyük ihtimalle büyük güçler adına iş yaparken kendisini o arada cebine ne koysa kar gözüyle bakıyor. Burada Türkiye’ye taşeron misyonu veriliyor. »AKP bu taşeronluğu neo-Osmanlı söylemleriyle süslemeye çalışıyor? Türkiye’nin dış politikada hâlâ bir dünya vizyonu yok. Davutoğlu da buna dahil. Osmanlının klasik, geleneksel etki alanlarına el atıyor. Burada büyük bir yanılgı var. Siz Osmanlı söylemiyle giderseniz, başkaları da Osmanlı söylemiyle iç siyasetinize müdahale eder. Şark meselesindeki gibi. Öte yandan büyük işler yapabilmeniz için kendi içinizde güvenlik ve diğer sorunları çözmüş olmanız gerekiyor. Bir ülke ne kadar iç sorunlarını çözmüşse dış politika da o kadar aktif olur. Türkiye’nin bir yığın iç sorunu var. »Aynı anda birçok alana birden yöneliyor? Vladimir Putin Türkiye’yi ziyaret etti, Rusya ile bir yığın stratejik anlaşmalar imza attı. Fakat bu anlaşmaların hiçbirisi hayata geçmedi. Daha sonra Erdoğan Moskova’ya gitti. Bu sefer yine sil baştan anlaşmalar imzalandı. Bunun içinde güney akım projesi var, Nabucco projesi var, Bakü-Ceyhan boru hattı projesi var. Bu projelerin hiçbiri Türkiye’nin lehine projeler değil. Olmadığı gibi de Türkiye’nin zaaflarıdır. Neo-Osmanlıcılık, Graham Fuller’lerin icat ettiği ‘yeşil kuşak’ projesinin bir başka versiyonu »ABD ile stratejik ortak olduğunu ileri sürüyor? Türkiye stratejik anlaşmayı herkesle yapıyor ve bunu ilan ediyor. Bu dış politikaya aykırı bir durum. Çünkü herkesle stratejik ortak olamazsınız. ABD’nin üç tane stratejik ortağı var: Kanada, İngiltere ve İsrail. Türkiye’nin herkesle stratejik ortaklık yapması strateji ve taktiğin ne olduğunu kavramadığını gösteriyor. Herkese arabulucu oluyor, Yemen’e, Suriye’ye, Filistin’e arabulucu oluyor. Burada çok ciddi bir sorun var. Herkese arabulucu olamazsınız. Bakıyorsunuz Davutoğlu bir Yemen’e koşuyor, bir Mısır’a koşuyor, bir Cezayir’e koşuyor. Bu çok aktif bir politika gibi görünüyorsa da bu “one man show”dur. Bu bir ekip işi değildir çünkü kadronuz yok. »Nedir bu Osmanlıcılık? Osmanlıcılık’ın bir ucu her ideolojide olduğu gibi politik. İdeolojiden arınmış bir politika yok. Burada sorun şu: İdeolojiyi dar anlamda mı alacaksın geniş açıdan mı alacaksın? Bu yeni neo-Osmanlıcılık Graham Fuller’lerin icat ettiği yeşil kuşak projesinin bir başka versiyonu. Turancılığın bugün küreselleşmeyle birlikte bitmesiyle yerini neo-Osmanlıcılık aldı. Neo-Osmanlıcılık seni Balkanlar’a Ortadoğu’ya, İran’a, Doğu Akdeniz’e “hâmi pozisyonuna” sokuyor. Bu ABD “khink tank”lerinin çok pompaladığı ve akım haline gelen politikalarına uyuyor. İkincisi, Davutoğlu Sezai Karakoç’un öğrencisi. Doğuculuk ve onun ötesinde fazilet şehri o kadar kolay kurulabilecek bir şey değil. Bunun temelinde din kardeşliği yatar. İyi güzel de, 57 tane İslam ülkesi var. Din kardeşliği olsaydı onca İslam ülkesi birbiriyle kavga eder miydi... »Afganistan’da ABD’nin içine düştüğü çıkmazdan, Türkiye ve benzer ülkeleri daha fazla devreye sokmak yakın dönemde sıcak çatışmalara girer mi? Türkiye kuruldu kurulalı dışarıda bir askerî mücadele vermedi. Bu haliyle baktığınızda Türkiye fiili olarak Kore’yi ve Kıbrıs’ı saymazsak henüz bir dış harekâta girmiş bir ülke değil. Dolayısıyla ciddi bir savaş Türkiye’yi çok yıpratır. Mesela Lübnan batağına girdiğini varsayarsanız. Türkiye’nin tereddütleri bu yüzdendir. Afganistan’la, diğer ülkelerle biz fiilî çatışan asker göndermeyeceğiz demek bile dış deneyimlerde kendine güvenmediğinin göstergesidir. Cephe gerisi pozisyonundalardır. »Bu ne zamana kadar böyle devam edecek? ABD tarafından da sürekli “daha fazla asker gönderin, daha aktif olun” istekleri artıyor. Onu anlık düşünmemek gerekiyor. Türkiye zaaflarından kurtulduğu ölçüde Batı’nın ve ABD’nin birebir uşak ve sömürge ülkesi değil. Türkiye’nin de ABD’nin iradesine bağlı olmayan serbest alanları vardır. 1 Mart tezkeresi bunun en iyi örneğidir. Fakat orada tayin edici günlük istekler falan değil, Orta Asya’da büyük güçlerin nasıl şekilleneceğidir. Bu büyük güçlerin Orta Asya’da kapışması olacaktır ama bu kapışmada Türkiye’nin nerede olacağı belli değildir. »Bu arada AB süreci tamamen donmuş vaziyette! Bölgede büyük bir altüst oluş yaşanmadığı ve küresel aktörler büyük hamleler yapmadığı müddetçe Türkiye’nin AB’ye gireceğini zannetmiyorum. Ne alınacağız ne gireceğiz. Nitekim Egemen Bağış yaptığı bir konuşmada “AB’ye girmekten ziyade sürecin kendisi önemlidir” dedi. AKP Ortadoğu’yu kullanarak seçim propagandası yapacak. Buna “süreç” demesi sürekli hülyalar, düşler gördürme biçimidir. AB’den medet uman çevrelere bir rüyalar âlemi vaat ediliyor. Bu AKP’nin oy politikası açısından da önemli. »Erdoğan, Azerbaycan-Ermenistan ve Türkiye arasında nasıl bir yol izliyor? Bu konular çok teknik şeyler. Nasıl yol izleyeceğini bilemem. Siyasi diplomaside gelgitler çok olur. ABD ve AB çok ısrar ederse Türkiye kaçınılmaz olarak bu süreci tamamlamaya çalışacak. Oradaki anlaşmaların maddelerine dikkat ederseniz Karabağ demiyor “Karabağ bölgesinde 7 reyon” deniliyor. Reyon nedir? Karabağ bölgesindeki il ve ilçedir. Ben tümüyle Türkiye’nin kendi iradesinden ziyade Obama’nın verdiği direktifler var. Türkiye iki şey yapabilir. Ya “Soykırımı kabul ederseniz edin ben hiçbir şekilde kabul etmiyorum, hepsine itiraz ediyorum” diyecek ki buna direnemez ya da kabul edecek.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut facilisis interdum lacus, nec scelerisque magna vehicula et. Pellentesque nec eros mi. Sed ultricies tellus vel odio pellentesque non congue enim auctor. Fusce fermentum, magna non commodo fringilla, purus metus ultrices purus, ut laoreet est neque eu leo. Praesent suscipit diam nec quam luctus sit amet varius leo fermentum. Proin quis dolor nec diam aliquet bibendum et ac felis. Nunc ut ante vulputate mauris vehicula molestie. Praesent malesuada ipsum ac felis iaculis accumsan. Aenean dui sem, facilisis ut fermentum et, dignissim vitae odio. Donec pretium nisl sit amet nulla pharetra vulputate. In pellentesque bibendum consequat. Nullam eros diam, suscipit non rutrum vel, mollis sed augue. Nulla facilisi. Morbi facilisis, nisi at sodales facilisis, purus arcu luctus risus, ut lacinia metus lorem et metus. Cras tempus semper ante. Cras tincidunt euismod venenatis. Aliquam erat volutpat. Suspendisse tempor congue neque a aliquam.

Curabitur at est vel odio aliquam fermentum in vel tortor. Aliquam eget laoreet metus. Quisque auctor dolor fermentum nisi imperdiet vel placerat purus convallis. Fusce et risus eu justo euismod pellentesque. Suspendisse id viverra est. Aenean feugiat tincidunt urna et tristique. Etiam nunc nulla, elementum id dapibus vel, congue vitae purus. Pellentesque blandit enim eu tellus rhoncus id congue velit cursus. Phasellus interdum interdum ipsum, vel pharetra purus congue sed. Cras convallis elementum elementum.

Praesent dolor turpis, sodales mattis facilisis sit amet, commodo eu diam. Curabitur in neque felis, sed eleifend tellus. Nulla facilisi. Suspendisse vel suscipit eros. Vestibulum euismod turpis vel nunc sodales at vestibulum lectus dignissim. Donec quis magna lacus. Donec ultricies scelerisque purus, eu faucibus lorem tempor id. Cras egestas magna id nunc ullamcorper facilisis. In at est id felis lacinia aliquet. In hac habitasse platea dictumst. Donec molestie, eros ac venenatis posuere, erat dolor varius ligula, tempus interdum nisi dui ut sem. Suspendisse a euismod ligula. Fusce vitae erat orci, quis interdum turpis.

Curabitur quis orci non dolor fermentum tincidunt. Mauris quis massa ante, at semper nunc. Mauris in purus id ante gravida fermentum. Etiam hendrerit risus sit amet purus lacinia sollicitudin. Suspendisse mauris sapien, mattis eget accumsan et, suscipit in diam. Vestibulum nec diam et lectus euismod tempor. Quisque gravida luctus orci. Donec ornare, tellus et faucibus eleifend, felis eros fermentum ligula, in dapibus elit tellus a odio. Vivamus in iaculis justo. Cras convallis, sem id luctus fermentum, lacus lectus scelerisque lacus, id rhoncus est purus id ante.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut facilisis interdum lacus, nec scelerisque magna vehicula et. Pellentesque nec eros mi. Sed ultricies tellus vel odio pellentesque non congue enim auctor. Fusce fermentum, magna non commodo fringilla, purus metus ultrices purus, ut laoreet est neque eu leo. Praesent suscipit diam nec quam luctus sit amet varius leo fermentum. Proin quis dolor nec diam aliquet bibendum et ac felis. Nunc ut ante vulputate mauris vehicula molestie. Praesent malesuada ipsum ac felis iaculis accumsan. Aenean dui sem, facilisis ut fermentum et, dignissim vitae odio. Donec pretium nisl sit amet nulla pharetra vulputate. In pellentesque bibendum consequat. Nullam eros diam, suscipit non rutrum vel, mollis sed augue. Nulla facilisi. Morbi facilisis, nisi at sodales facilisis, purus arcu luctus risus, ut lacinia metus lorem et metus. Cras tempus semper ante. Cras tincidunt euismod venenatis. Aliquam erat volutpat. Suspendisse tempor congue neque a aliquam.

Curabitur at est vel odio aliquam fermentum in vel tortor. Aliquam eget laoreet metus. Quisque auctor dolor fermentum nisi imperdiet vel placerat purus convallis. Fusce et risus eu justo euismod pellentesque. Suspendisse id viverra est. Aenean feugiat tincidunt urna et tristique. Etiam nunc nulla, elementum id dapibus vel, congue vitae purus. Pellentesque blandit enim eu tellus rhoncus id congue velit cursus. Phasellus interdum interdum ipsum, vel pharetra purus congue sed. Cras convallis elementum elementum.

Praesent dolor turpis, sodales mattis facilisis sit amet, commodo eu diam. Curabitur in neque felis, sed eleifend tellus. Nulla facilisi. Suspendisse vel suscipit eros. Vestibulum euismod turpis vel nunc sodales at vestibulum lectus dignissim. Donec quis magna lacus. Donec ultricies scelerisque purus, eu faucibus lorem tempor id. Cras egestas magna id nunc ullamcorper facilisis. In at est id felis lacinia aliquet. In hac habitasse platea dictumst. Donec molestie, eros ac venenatis posuere, erat dolor varius ligula, tempus interdum nisi dui ut sem. Suspendisse a euismod ligula. Fusce vitae erat orci, quis interdum turpis.

Filed in: Media Tags: ,

You might like:

Amazon Sales Up 40% in 2010 Amazon Sales Up 40% in 2010

2 Responses to "Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon"

  1. admin says:

    Curabitur quis orci non dolor fermentum tincidunt.

  2. admin says:

    Mauris quis massa ante, at semper nunc.

Leave a Reply

Submit Comment
© 2014 ChannelPro. All rights reserved. XHTML / CSS Valid.
Proudly designed by Theme Junkie.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol