ChannelPro » Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon

Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon

ToplumDüşmanı

Dosya 42

AVUKAT YUSUF SERHAT BUCAK: CUMHURİYETİN EN ÖNEMLİ SORUNU VESAYETLE ÇÖZÜLEMEZ 12 Eylül Cuntası döneminde hazırlanan bu Anayasa Türkiye’nin demokratikleşmesi önünde en önemli engeldir. Bu anayasanın her bir maddesi “tek”çi düşünceyi çağrıştırmaktadır, acilen değişmeli Yusuf Serhat Bucak, Kürt sorunu davalarına ve özellikle de Dr. İsmail Beşikçi davasına bakan avukat olarak tanındı. Kürt gazeteciliğinin ilki olan Özgür Ülke’nin sahibi oldu. Daha sonra Özgür Gündem’de yazılar yazdı. HEP ve DEP’te siyaset yaptı. Uzun yıllar sürecek hapis tehdidi nedeniyle yurtdışına çıkmak zorunda kaldı. Serhat Bucak, KDP’nin Türkiye örgütü liderinin, bir suikastla öldürülen Faik Bucak’ın oğludur. »Sorunu nasıl tanımlıyorsunuz? AKP ve ordu sorunu doğru tanımlıyor mu? Ben sorunu “Kürt ve Kürdistan Sorunu” olarak isimlendiriyorum. Kürdistan hem Kürtlerin, hem de bu coğrafi bölgede yaşayan diğer halkların (Asuri, Keldani, Ermeni, Arap, Türkmenlerin) ortak ülkesidir. Dolayısı ile bu coğrafi bölgede yaşayan diğer halkların da aynı sorunlarının olduğunu düşünüyorum. Kürtler bölgenin kadim halklarından birisidir. Tarihi süreç içerisinde Kürtlerin yaşadıkları bölgelerde birçok halk yaşamış, imparatorluklar kurmuş, kültürlerini bu topraklarda bırakarak tarih sahnesinden çekilmişlerdir. Kürdistan ve Kürtler bu imparatorluklar arasındaki savaşlarda devamlı olarak el değiştirmiş, Kürtlerin bir kısmı bir imparatorluğun işgali altında tutulurken diğer kısmı ise bir diğer imparatorluğun işgali altında yaşamak zorunda kalmıştır. Kürtlerin, Türklerle ilk ilişkileri 1071 Malazgirt savaşına dayanır. Kürdistan ismini ilk olarak kullanan ise Selçuklu İmparatoru Sencer’dir. Türk-Kürt ilişkileri 938 yıldan bu yana çeşitli statüler altında süregelmektedir. Kürt ve Kürdistan sorunu kimi yazarların ve Kürtlerin söylemlerinde dile getirildiği gibi Cumhuriyet dönemine rastlayan 85 yıllık bir sorun değil, Ortadoğu’nun ortasında yaşayan bir halkın 2 asra dayanan, halen çözümlenmemiş bir ulusal, demokratik özgürlük sorunudur. Bu sorun çağımızın gereklerine uygun olarak demokratik yollardan çözümlenmediği müddetçe ne Ortadoğu ne de Kürtlerin yaşadığı Türkiye, İran ve Suriye huzura ve demokrasiye kavuşamayacaktır. Bugün Irak Federal devletinin hudutları içerisinde, Irak Anayasası tarafından Kürdistan’ın güneyinde Kürtlere Federal bir bölge statüsü tanınmış ise de, Kürtlere tanınan bu statünün bugünden yarına nasıl devam edeceği konusunda endişeler devam etmektedir. Bu nedenle Irak Federe devletinin de kendi içerisinde demokratik dönüşümü gerçekleştirebilmesinin Kürtler açısından önemi büyüktür. Ordu ve AKP sorunu doğru tanımlayamıyorlar. Ordunun ve AKP’nin sorunu doğru tanımlayamaması ayrı gerekçelere dayanmaktadır. Ordu Cumhuriyeti kuran temel kurumdur. Kökeni İttihat-Terakki’ye dayanmakta, onun ırkçı etkilerinden, bölünme travmasından kurtulamamaktadır. Bu nedenle de Kürt sorununun çözümünü bireysel haklar temelinde ele almaktadır. Oysaki Kürtlerin hakları bireysel değil, kolektif, toplumsal haklardır. Kürtler Türkiye’de tek, tek birey değil, bireylerin oluşturduğu nüfusu 20 milyona dayanan bir kalabalık toplumdur. Türk toplumu gibi bir ‘ulus’tur. Ordunun sorunu doğru tanımlayabilmesi için “tek”ler fobisinden kurtulması gerekiyor. Bunun için de kafasından bölünme travmasını silip atması lazım. Kürtler en zor günlerinde Türklere, onun temsilcisi olan TBMM’ne ihanet etmediler. Cumhuriyeti birlikte kurdular. Ancak Kürtlere vaat edilen ulusal demokratik haklar kendilerinden esirgendi. Kürtlerin 1925–1940 arasındaki başkaldırılarının temelinde Kürtlere 1920–23 arasında vaat edilen haklarının bu tarihten itibaren inkârı yatmaktadır. Kemalistlerin ve onların rahminde doğup büyüyen Türk Solunun (Türkiye Solu değil) dediği gibi 1925 başkaldırısının arkasında İngiliz parmağı yoktur. Musul 1925 başkaldırısının sonucunda Misak-i Milli hudutlarının dışına çıkartılıp İngiltere’nin egemenliğindeki Irak devletine bağlanmamıştır. M. Kemal Musul’da yaşayan Kürtlerin yoğunluğunu Misak-i Milli hudutlarına dahil edip Kürt sorununu başına daha fazla sorun yapmak istememiş, ayrıca yine Musul için İngiltere ile çarpışmayı da göze alamamıştır. TBMM’deki Kürt milletvekillerinin sert muhalefetine rağmen 1923 Lozan anlaşmasını Musul sorununun çözümünü ileriye ertelenerek imzalanmıştır. Bu tarihsel gerçeklere rağmen Kürt başkaldırılarının arkasında yabancı parmağı aramak gerçeklere uygun değildir. Kaldı ki sen kendi içindeki sorunları demokratik yollardan çözmede tüm kanalları tıkarsan kendi çıkarını düşünen dış güçler mutlaka bu kanalları açmak için kendi üslubuna, meşrebine uygun yollar arayacak, bu yolların asfaltını döşemeye bölge uluslarını (halklarını) çatıştırarak başlayacaktır. Bazı akıllı Türk ve Kürt politikacıları Kürt sorununun bugünkü durumuna gelmesinde 1925’ten sonraki resmi politikaların neden olduğunu söylemektedirler. Bu da sağ elle sol kulağı göstermeye benzemektedir. AKP ise kendisini ve Türkiye siyasetini ordunun vesayetinden kurtaramadığı müddetçe Kürt sorununun çözümünde, buna bağlı olarak Türkiye’nin demokratikleştirilmesi, demokratik dönüşümün sağlanması çizgisinde zikzaklar çizmeye devam edecektir. Ordunun vesayetinden kurtulmak, Türkiye’nin sorunlarını çözmek, demokratik dönüşümü sağlamak için devamlı surette generallerin kaşlarını ne zaman çatacağının, dudaklarından ne zaman sert bir kelime döküleceğinin izlenmekten vazgeçilmesine bağlıdır. AKP’nin politikalarında ordunun vesayetinden kurtulamamanın izlerini görüyorum. Sürecin başlangıcında “Kürt Açılımı” diyen, muhalefetin tepkisini yumuşatmak için “Demokratik Açılıma” dönüştüren, generallerin kaşlarını çatması ile “Terörizmi ortadan kaldırma”ya kayan bir siyaset istikrarlı bir siyaset olamaz. Dolayısı ile Cumhuriyetin en ağır sorununu da çözemez. AKP Meclis grubundaki duygulu konuşması ile milletvekillerini ve ekran başında kendisini izleyen Türk, Kürt insanlarını ağlatan Erdoğan atanmışların kaşlarını çatmalarına artık aldırış etmemelidir. Muhalefetin tezgâhına gelip ”ip - urgan” politikalarına dahil olmamalıdır. Her politikacının şunu çok iyi bilmesi gerekir ki Türkiye’nin sorunlarını çözen, Gordiyo’nun kör düğümüne dönüşen Kürt sorununu doğru bir biçimde çözenler, bu çözüme katkı sunmak için elini taşın altına koyanlar tarihe geçeceklerdir. Aksi tutum takınanlar ise siyaset arenasında unutulup gideceklerdir. »Siz Kürt sorunu ile önce avukat, sonra politikacı ve gazeteci yazar olarak ilgilendiniz. Kürt açılımından umutlu musunuz? Açılımdan neler bekliyorsunuz. Umutlu olmamak için hiçbir neden yoktur. Ben yarım asra yakındır bu sorunla ilgileniyorum. Sevgili Apé Musa’nın dediği gibi ” Bir devrin tanığı, sanığı ve mağduruyum”. Nereden nerelere geldik. Diğer toplumların uzun yıllara yayılan bir süreçte gelemeyeceği noktaları çok hızlı bir biçimde kat ederek bugünlere vardık. Acılı bir süreçti. Çok ağır bedeller ödedik. Türk halkı da bu tekçi, İttihatçı, Kemalist düşünce yüzünden oldukça acılar çekti ve bedel ödedi. Bu ağır bedeli ödeyen her iki halkın mağdurlarının ödediği değerlerin önünde saygı ile eğiliyorum. Kürtler bugün siyasal arenada meydandalar. Diyarbekir’de milyonların katılımı ile barış mitingi yapılabileceğini düşünmek bile güzel bir hayaldi. Bundan sonra yürünecek yol şüphesiz ki gül bahçesi değildir. Kaldı ki gül bahçesinin yolları bile güzel kokusuna rağmen dikenlidir. Önemli olan bu yolu provokasyonlardan, sapmalardan sakınarak kat etmektir. Hakkari Çukurca’da, Elazığ’da, son olarak Hakkari- Şemdinli’ de yaşanan olaylar yolun çok rahat olmadığını göstermektedir. Yaşanan olumsuzluklara, provokasyonlara, muhalefetin ırkçı, tekçi söylemlerine, ordunun sivil siyaset üzerinde halen kırılmamış vesayetine rağmen ben Türk ve Kürt halkının, siyasetçilerinin bu zor süreçten alnının akı ile çıkacağını umut ediyorum. »Siz uzun yıllardır sürgünde yaşıyorsunuz. Açılımın kısa vadede sizin kişisel hayatınıza da etki edeceğini düşünüyor musunuz? Kişisel olarak açılımdan ne bekliyorsunuz? Yaklaşık yarım asırdır bu onurlu mücadelenin içerisindeydim. Halkımın mutluluğu, özgürlüğü, insanca yaşaması için elimi karınca kaderince taşın altına koydum. Hiçbir karşılık beklemeden kendimce bir bedel ödedim. Yeni Ülke gazetesinin sahibi olarak yargılandığım bir davanın savunmasında “kendimi Kürt ve Türk halkının emekçilerine emanet ediyorum” demiştim. Aynı düşüncemi muhafaza ediyorum. Kişisel olarak açılımdan hiçbir şey beklemiyorum. Bir daha dünyaya gelsem, halkım aynı zulüm, inkâr ve baskı altında yaşasa halkım için elimi taşın altına koymaktan hiç tereddüt etmem. Ülkeme dönmek istiyorum. Ömrümün son yıllarını halkımın içerisinde yaşayarak geçirmek istiyorum. Türkiye’nin ve Kürdistan’ın demokratikleşme sürecine tecrübelerimden katkı sunmak istiyorum. Hasretimi gidermek dostlarımla haşır neşir olmak istiyorum. Gazeteniz aracılığıyla Türkiye’deki herkese selam ve sevgilerimi iletiyorum. Bana yer ayırdığınız için de ayrıca teşekkür. Bu tartışma ortamına BirGün gazetesi de yurtdışında yaşayan siyasetçilerle görüşerek katkı sunmak istiyor. Değerli dostum, yiğit gazeteci ve emektarımız Selami İnce’ye de, BirGün gazetesine de çok teşekkür ederim. Bütün dostlara ve okuyuculara sevgiler, saygılar sunuyorum. Yapılması gereken o kadar çok şey var ki... »Kürt Sorununun çözümü için acilen neler yapmak gerekir. Sizin önerilerinizi sıralamak istersek önce ne yapılmalı? Kürt sorunun çözümü çok kolay bir sorun değildir. Uzun ince bir yoldur. Barışmak, savaşmaktan daha zordur. Kürt sorununun çözümünü bir mayın tarlasına benzetirsek ilkönce işe bu mayın tarlasındaki mayınları temizlemekle başlamak gerekir. Mayın tarlasının başlangıcındaki mayınları temizlemeden ortadaki mayınları, tarlanın nihayetindeki mayınları temizlemek mümkün olmaz. Tarlanın girişindeki ilk mayınlar Türkiye kamuoyunun kafasında oluşturulan karakolları temizlemekten geçer. Yani kafamızdaki “tek”çi düşünceleri bir tarafa bırakıp,”çoğul”cu düşünceleri yerleştirmemiz gerekir. Bu ise bir eğitim sorunudur. Halkların barışa psikolojik olarak hazırlanması sorunudur. Şüphesiz ki uzun zaman alacaktır. Ancak ben şahsen kafalarda oluşan bu “tek”çi tortuların Türkiye kamuoyunun kafasında yavaş yavaş giderildiğini görüyorum. Bu da beni çözüm konusunda umutlandırıyor. Çözüm için birinci şart tarafların ellerini tetikten çekmeleri olmalıdır. Bunun için HPG gerillalarının silahlarını koşulsuz bırakmaları, bazı hayalci Türk ve Kürt aydınlarının dediği gibi koltuk değneği olan silahlarını toprağa gömmeleri gerekmez. Ancak taraflar birbirleri ile karşı karşıya gelemeyecekleri alanlara çekilmelidir. Bu şekilde uzun süreli tetik çekmeme taraflara karşılıkla düşünme ve diyaloğun yollarını açma fırsatı verecektir. Özellikle ordunun artık geçerliliği kalmayan “son ferdini de bitirinceye kadar mücadeleyi sürdüreceğiz” söylemini bırakmaları, Kürt tarafının da konuşma üslubunu yeni döneme göre değiştirmesi gerekir. Karşılıklı eylemsizlik koşulları sağlandıktan sonra tarafların yani devlet ve Kürt temsilcilerinin sesiz ve derinden diyalog için görüşmelere başlamaları gerekir Bir iyi niyet olarak derhal TCK ve TMY’deki çocukların yetişkinler gibi yargılanıp, cezalandırılmalarını öngören maddeler değiştirilip, cezaevlerindeki tutuklu çocukların serbest bırakılmaları, haklarında ceza kurulanların değişiklikler çerçevesinde cezalarının ortadan kaldırılması gerekir. Cezaevi koşullarının tüm Türkiye çapında düzeltilmesi, özellikle Öcalan’a yönelik olan tecrit politikasının kaldırılması, cezaevi koşullarının döneme katkı sunabilecek seviyeye getirilmesi, cezaevlerindeki ağır hastalıklarla boğuşan hükümlülerin tedavisinin sağlanması, tedavisi cezaevinde mümkün olmayan tutuklu ve hükümlülerin derhal serbest bırakılmaları gerekmektedir »Yine yapılacak yasal değişiklikler ve yönetmenliklerle köylerin, şehirlerin, vilayetlerin eski isimleri iade edilmelidir. »Üniversitelerde Kürt dili ve edebiyatı bölümleri açılıp, burada ileride yapılacak Kürtçe eğitim için öğretmenler yetiştirilmeli, ders kitapları hazırlanmalıdır. »RTÜK yasasında gerekli değişiklik yapılarak özel TV’de Kürtçe yayın serbest bırakılmalıdır. »Dini yayınlar Kürt diline çevrilmeli, dini vaizler Kürtçe olarak yapılmalıdır. »Bölgede çalışacak olan kamu çalışanlarının Kürt diline vakıf insanlardan oluşması sağlanmalıdır. »1982 Kışla Nizamnamesi kaldırılıp yerine yeni bir DEMOKRATİK ANAYASA hazırlanmalıdır. »12 Eylül Cuntası döneminde hazırlanan bu Anayasa Türkiye’nin demokratikleşmesi önünde en önemli engeldir. Bu anayasanın her bir maddesi “tek”çi düşünceyi çağrıştırmaktadır. »1989 yılında Avrupa Parlamentosu tarafından kabul edilip 1991 yılında TBMM kabul edilen “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı”1991 Yılında TBMM de kabul edilerek yasallaşmıştır. Bu yasaya uygun olarak hazırlanan Kamu Yönetimi yasası yine bu Kışla nizamnamesinin 126 ve 127 maddeleri gereğince Anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Bu nedenle bu Kışla nizamnamesinin toptan ortadan kaldırılması Kürt sorunun çözümü ve demokratikleşme için olmazsa olmaz bir koşuldur. »Yerel yönetimlerin özerkliği, güçlendirilmesi için yeni bir “Yerel Yönetimler Yasası” oluşturulmalıdır. »Bugün nasıl ki Emniyet’in Batman ve Diyarbekir gibi teşkilatlarında Kürtçe bilen memur kullanılmaya başlanmış ve bu uygulama TC’nin bölünmesine neden olmamışsa, TRT’nin bir kanalında nasıl ki kör, topal da olsa 24 saat Kürtçe yayın yapılması Türkiye’yi bölmüyorsa, yerel yönetimlerde de hizmet verilirken çokdillilik esas alınmalıdır.Bu uygulama sadece Kürdistan’da değil, batıdaki illerde de uygulamaya konulmalıdır. »Yeni yapılacak anayasanın dibacesinde (önsöz) İspanya’da olduğu gibi “TC, Türkiye’de yaşayan tüm dillerin, kültürlerin kullanılıp geliştirilmesini teminat altına alır” biçiminde bir düzenlemeye yer vermelidir. »Vatandaşlık hakkını düzenleyen madde, yeni yapılacak anayasada yeniden düzenlenmeli. TC vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin “Türk” kabul edilmesi bu maddeden çıkarılmalıdır. »Yürürlükteki tüm yasalarda geniş bir tarama yapılarak Kürt Sorunu ve demokratikleşmenin önündeki tüm yasal engeller yasalardan çıkarılmalıdır. »Genel bir af çıkartılarak cezaevlerindeki siyasal tutukluların serbest bırakılması sağlanmalı, TCK 221. md. yeniden düzenlenerek silah bırakanların yasal kovuşturmaya uğramadan evlerine dönmeleri sağlanmalıdır. Uluslararası sözleşmelere Kürt Sorunu nedeniyle konulan çekinceler geri çekilmelidir. Bu konuda daha geniş öneriler sunulabilinir. Ancak bu öneriler içerisinde kısa vadeli düzenlemeler, orta vadeli düzenlemeler ve uzun vadeli düzenlemeler belirli bir program dahilinde yürürlüğe konulmalıdır.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut facilisis interdum lacus, nec scelerisque magna vehicula et. Pellentesque nec eros mi. Sed ultricies tellus vel odio pellentesque non congue enim auctor. Fusce fermentum, magna non commodo fringilla, purus metus ultrices purus, ut laoreet est neque eu leo. Praesent suscipit diam nec quam luctus sit amet varius leo fermentum. Proin quis dolor nec diam aliquet bibendum et ac felis. Nunc ut ante vulputate mauris vehicula molestie. Praesent malesuada ipsum ac felis iaculis accumsan. Aenean dui sem, facilisis ut fermentum et, dignissim vitae odio. Donec pretium nisl sit amet nulla pharetra vulputate. In pellentesque bibendum consequat. Nullam eros diam, suscipit non rutrum vel, mollis sed augue. Nulla facilisi. Morbi facilisis, nisi at sodales facilisis, purus arcu luctus risus, ut lacinia metus lorem et metus. Cras tempus semper ante. Cras tincidunt euismod venenatis. Aliquam erat volutpat. Suspendisse tempor congue neque a aliquam.

Curabitur at est vel odio aliquam fermentum in vel tortor. Aliquam eget laoreet metus. Quisque auctor dolor fermentum nisi imperdiet vel placerat purus convallis. Fusce et risus eu justo euismod pellentesque. Suspendisse id viverra est. Aenean feugiat tincidunt urna et tristique. Etiam nunc nulla, elementum id dapibus vel, congue vitae purus. Pellentesque blandit enim eu tellus rhoncus id congue velit cursus. Phasellus interdum interdum ipsum, vel pharetra purus congue sed. Cras convallis elementum elementum.

Praesent dolor turpis, sodales mattis facilisis sit amet, commodo eu diam. Curabitur in neque felis, sed eleifend tellus. Nulla facilisi. Suspendisse vel suscipit eros. Vestibulum euismod turpis vel nunc sodales at vestibulum lectus dignissim. Donec quis magna lacus. Donec ultricies scelerisque purus, eu faucibus lorem tempor id. Cras egestas magna id nunc ullamcorper facilisis. In at est id felis lacinia aliquet. In hac habitasse platea dictumst. Donec molestie, eros ac venenatis posuere, erat dolor varius ligula, tempus interdum nisi dui ut sem. Suspendisse a euismod ligula. Fusce vitae erat orci, quis interdum turpis.

Curabitur quis orci non dolor fermentum tincidunt. Mauris quis massa ante, at semper nunc. Mauris in purus id ante gravida fermentum. Etiam hendrerit risus sit amet purus lacinia sollicitudin. Suspendisse mauris sapien, mattis eget accumsan et, suscipit in diam. Vestibulum nec diam et lectus euismod tempor. Quisque gravida luctus orci. Donec ornare, tellus et faucibus eleifend, felis eros fermentum ligula, in dapibus elit tellus a odio. Vivamus in iaculis justo. Cras convallis, sem id luctus fermentum, lacus lectus scelerisque lacus, id rhoncus est purus id ante.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut facilisis interdum lacus, nec scelerisque magna vehicula et. Pellentesque nec eros mi. Sed ultricies tellus vel odio pellentesque non congue enim auctor. Fusce fermentum, magna non commodo fringilla, purus metus ultrices purus, ut laoreet est neque eu leo. Praesent suscipit diam nec quam luctus sit amet varius leo fermentum. Proin quis dolor nec diam aliquet bibendum et ac felis. Nunc ut ante vulputate mauris vehicula molestie. Praesent malesuada ipsum ac felis iaculis accumsan. Aenean dui sem, facilisis ut fermentum et, dignissim vitae odio. Donec pretium nisl sit amet nulla pharetra vulputate. In pellentesque bibendum consequat. Nullam eros diam, suscipit non rutrum vel, mollis sed augue. Nulla facilisi. Morbi facilisis, nisi at sodales facilisis, purus arcu luctus risus, ut lacinia metus lorem et metus. Cras tempus semper ante. Cras tincidunt euismod venenatis. Aliquam erat volutpat. Suspendisse tempor congue neque a aliquam.

Curabitur at est vel odio aliquam fermentum in vel tortor. Aliquam eget laoreet metus. Quisque auctor dolor fermentum nisi imperdiet vel placerat purus convallis. Fusce et risus eu justo euismod pellentesque. Suspendisse id viverra est. Aenean feugiat tincidunt urna et tristique. Etiam nunc nulla, elementum id dapibus vel, congue vitae purus. Pellentesque blandit enim eu tellus rhoncus id congue velit cursus. Phasellus interdum interdum ipsum, vel pharetra purus congue sed. Cras convallis elementum elementum.

Praesent dolor turpis, sodales mattis facilisis sit amet, commodo eu diam. Curabitur in neque felis, sed eleifend tellus. Nulla facilisi. Suspendisse vel suscipit eros. Vestibulum euismod turpis vel nunc sodales at vestibulum lectus dignissim. Donec quis magna lacus. Donec ultricies scelerisque purus, eu faucibus lorem tempor id. Cras egestas magna id nunc ullamcorper facilisis. In at est id felis lacinia aliquet. In hac habitasse platea dictumst. Donec molestie, eros ac venenatis posuere, erat dolor varius ligula, tempus interdum nisi dui ut sem. Suspendisse a euismod ligula. Fusce vitae erat orci, quis interdum turpis.

Filed in: Media Tags: ,

You might like:

Amazon Sales Up 40% in 2010 Amazon Sales Up 40% in 2010

2 Responses to "Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon"

  1. admin says:

    Curabitur quis orci non dolor fermentum tincidunt.

  2. admin says:

    Mauris quis massa ante, at semper nunc.

Leave a Reply

Submit Comment
© 2014 ChannelPro. All rights reserved. XHTML / CSS Valid.
Proudly designed by Theme Junkie.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol