ChannelPro » Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon

Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon

ToplumDüşmanı

Dosya 18

AKP, İSRAİL İLE GERGİNLİĞİN FATURASINI ÖDEMİYOR AKP iktidarının özellikle ikinci dönemi ile birlikte Türkiye’nin dış politik yönelimlerinde gözle görülür bir sapma yaşandı. AB ile ilişkileri dondurma noktasına getiren AKP yüzünü Arap ve Afrika ülkelerine çevirdi. Bu süre zarfında Sudan’ın soykırımdan mahkûm edilen lideri Ömer El Beşir iki kez Ankara’da ağırlandı. Gülen cemaatinin faaliyetlerinin olduğu yaklaşık 15 ülkede elçilikler açıldı. Milliyet gazetesi yazarı Kadri Gürsel’e göre bu yönelimin arkasında ideolojik saikler yatıyor. AKP’nin bir cemaatler koalisyonu olduğunu söyleyen Gürsel, AKP’nin ‘marazi’ özgüveninin Ortadoğu’da oluşan siyasi boşluktan kaynaklandığını söylüyor. »Dış politikaya ‘İslamcılık Virüsü’nün bulaştığını söylüyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız? Soğuk Savaş’ın ardından Türkiye’nin Ortadoğu’ya yönelmesi, güneydeki ilişkilerini normalleştirmek istemesi son derece doğal. Fakat burada dengenin nasıl kurulduğu önemli. Ben eksen kayması olduğuna inanmıyorum. Ama odak dağılması sözkonusu. AKP’nin ikinci yarısı ile başladı bu süreç. AKP enerjisini ve gücünü Ortadoğu’ya çevirdi. Görüntü Davos’tan sonra daha net ortaya çıktı. Hükümet rasyonel davranmaktan çok ideolojik hareket etmeye başladı. Hükümet irrasyonel davrandığı için bu tanımlamayı kullandım yoksa AKP’nin Ortadoğu yönelimini sorgulamıyorum. »Bu yönelimin ‘yeşil sermaye’ye pazar kapma arayışının bir sonucu olduğunu söyleyebilir miyiz? Bu yönelimi tek bir nedenle açıklayamayız. AKP’nin yakın ya da uzak sermayeye yeni pazarlar açmak gibi bir saikle hareket ettiği doğru, ama bu tek bir neden değil. Türkiye’nin Ortadoğu politikasındaki tüm dil sürçmeleri iktidarın ideolojik arka planından kaynaklanmakta. Genel bir tanım içermiyor ‘virüs’ nitelemesi. İsrail ile araya mesafe katması büyüyen ekonomisinin gereğiydi, ama iktidar ne yaptı, kırıp döktü. Bu irrasyonel bir durum. Virüs tanımlamasını ideolojik arka planın dışavurumunu sağlayan akıldışlılığı betimlemek için kullanıyorum. »Son dönemlerde İsrail ile ilişkiler kopma noktasına geldi. İsrail ile ilişkiler daha ne kadar gerilecek? AKP, İsrail ile ilişkiler üzerinde oynamanın bir bedelini ödemiyor. Bu gerginliğin bir faturası yok. Türkiye’nin İsrail’e artık eskisi kadar ihtiyacı yok. Geçmişte güvenlik nedeniyle ihtiyacı vardı. Günümüzde Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerini salt güvenlik çerçevesinde ele alması gereksizleşti. İlaveten İsrail ile iyi ilişkiler içindeki bir Türkiye’nin Mağrip’ten Umman Denizi’ne kadar olan bir coğrafyada pazar kapması kolay değildi. Laik bir hükümet olsaydı ilişkilerin seviyesi kademeli olarak düşürülebilirdi, AKP öyle yapmadı. Gerginlikten kendisine siyasi rant yarattı. İslamcı virüs kademeli düşüşe engel oldu. »ABD, Ankara-Tel Aviv ilişkilerinin daha ne kadar gerilmesine izin verir? ABD’nin ilişkileri istediği gibi yönlendirme yönetme gibi bir gücü yok. »AKP’nin politikalarını ‘tüccar siyaseti’ olarak tanımlıyor ve ellerinde patlayacağını ileri sürüyorsunuz. Nasıl bir patlama olacak ve kısa vadede patlama mümkün mü? Zaten şu an bu tüccar siyaseti sıkışmış durumda. Oynayacak fazla taşları kalmadı. 2010’un ortasında nasıl bir manzara ile karşılaşacağımızı bilemiyorum ama yaratıcı bir politika izlenmezse kötü bir tablo ortaya çıkacak. Ermenistan ile protokol imzalandı. Protokollerin onayı için burada yazılı olmayan Karabağ koşulu konuldu. Bunun dışında Ruhban Okulu var. Erdoğan burada insan hakları pazarlık konusu yaptı. İnsan hakları demokrasilerin en yüce değeridir, pazarlık konusu yapılamaz. Kendi yurttaşlarının insani haklarını başka ülkelerdeki soydaşlarının hakları karşı değişim aracı olarak kullanmak ahlaksızlıktır. »Kıbrıs da var? Kıbrıs’ta söz verilmesine rağmen limanlar açılmadı. Limanlar için izolasyonun kalkması şart koşuldu bu doğru fakat bunun ek protokol ile doğrudan bir hukuki bir bağı yok. Kıbrıs yüzünden 8 başlık askıda. Adada nisandan sonra farklı gelişmeler yaşanacak. Derviş Eroğlu başa gelecek. Eroğlu silik bir kişilik olsa da çözüm önündeki en büyük engellerden biri. »Silik bir Eroğlu’nun çözümü engelleyecek siyasi gücü var mı ki? Var tabii. Eroğlu’nun arkasında Denktaş var, halktan alacağı oy var. »Ankara’nın iradesi dışında Denktaşgiller ve Eroğlu’nun farklı davranabilme şansı var mı? Sureti haktan görünüp müzakereleri zorlaştırmak için elinden geleni yaparlar. Denktaş geçmişte hep böyle yaptı. Denktaş masadan kalkmadı, hep masada kaldı ama süreci tıkadı. »Geriye ne kalıyor? Kürt sorunu konusunda da hükümetin beceriksizliği var. Eline yüzüne bulaştırdı. Irak’taki konjonktürel gelişmelerin getirdiği fırsatı kaçırdı. Dış politikayı bir alışveriş olarak algılayan taşra zihniyeti var karşımızda. O kadar hararetli İran’ın avukatı kesildi ki bundan geri adım atması sözkonusu olamaz. Türkiye’nin dış politik perspektifi konusunda durum hiç de iç açıcı değil. »Hükümet hangi saiklerle İran’ın avukatlığına soyunuyor? Ben burada yine İslamcılık virüsünün etkisini görüyorum. Türkiye’de laik bir hükümet olsaydı yine ilişkilerini gözetirdi. İran Türkiye için çok önemli. Fakat bu şekilde Türkiye her koşulda kaybedecek. İran nükleer güç olursa stratejik olarak çıkmaza girecek. Nükleer olmazsa yine yaptırımlar, İsrail’in olası saldırısı, ABD’nin katı yaptırımı her koşulda zarar görecek. Türkiye bu süreçten en az zararla çıkmak zorunda. »Nasıl olacak bu? Bunun yolu da tabii ki avukatlık değil. İran’ın avukatlığını üstlendiğiniz zaman –ki bence bu aşikâr– kaybetme riskiniz çok fazla. İsrail’in nükleeri varsa İran’ın da olsun dediğiniz zaman iş yapmakta olduğunuz Batı ittifakındaki algınız ne yönde değişecek malum. Bu şekilde Türkiye’nin manevra alanı daralır. Neden bu kadar avukatlığa soyunuyor. Cevap için iç politikaya ve bölgeye bakmak lazım. Türk dış politikası Batı karşıtı, İslami ülkelerle, devlet olmayan aktörlerle –Hamas gibi– daha yakın ilişkiler içinde. Bütün bunlar reel politikanın gereği olarak algılanmalı diyenler de var ama ben burada ‘realist’ değil ‘ideolojik’ saikler görüyorum. »Siz, AKP açılım yapabilir ama sonlandıramıyor diyorsunuz? Nitekim sonlandıramıyor. »Sonlandıramadığı bir işe neden kalkışıyor? AKP’nin marazi bir özgüveni var. Bu da bölgedeki alanın boşalmasından da kaynaklanıyor. Şöyle ki Mısır Araplar nezdinde popülaritesini kaybetti. Araplar arasında artık liderliğe oynayamıyor. İsrail de köşeye sıkışmış durumda. Özellikle de Bush’tan sonra ABD bölgede inisiyatif geliştiremedi, güç kaybına uğradı. AKP Ortadoğu’da oluşan bu boşluğu oynadı. Bu alan İslami politikaların uygulanmasına çok elverişli. Azerilere karşı cahiliyane bir küstahlık yaptı. Biz bilgi verdik iş bitti dedi. Bilgi vermek farklı, danışmak farklı, Davutoğlu biz onlara bilgi verdik diyor o kadar. »Bilgi vermesi gerekiyor mu ki? Bilgi vermesinin ötesinde müzakere etmesi lazım. Vermesi gerekiyor ki Azeriler’i ikna edebilsinler, kuşkuları ve endişeleri gidersinler. Bunu yapmadılar. Kaygıları gidermeniz lazım. »Ortadoğu’da açık alan var, dediniz. Bu alan ABD desteğiyle mi doldurulmaya çalışılıyor. İtici güç ABD mi? Türkiye’nin bölgedeki unsurlarla iyi ilişkiler geliştirmesi bu unsurlardan etkilenmediği sürece ABD’nin çıkarınadır. Neticede Türkiye NATO ve Batı ittifakının bir parçası. ABD tabii ki bu yönde aktif rol almaya teşvik eder. Düzgün yapıldığı müddetçe rahatsızlık duymaz. İsrail ile yıkıp dökerseniz üslup zafiyeti olursa, olmaz. İran’a nükleer konusunda batının çalışmalarına aykırı şekilde destek verilirse, kafalarda soru işaretleri yükselir. »Tam da burada soru işaretleri yok mu? Hamas, İran konusunda. Ne kadar daha böyle devam edecek. ABD ne zaman devreye girer? Batıda tam da bu nedenle soru işaretleri oluştu. Batı için en hayati sorun İran. Dünyada da bu böyle, bölgemizde de. Şunu unutmayın; AB perspektifi dağıldığı için Türkiye artık kendisini AB’ye bağlı hissetmiyor. Serbest aktör olarak dolaşıyor. ‘Serbest radikal’ konumunda. AB içinde üyeliğin engellenmesi konusunda ciddi bir eğilim var. Türkiye biraz da bu sayede rahat hareket ediyor. Batılı dostlar ne der nasıl etkilenir gibi sorular sormuyor. »Oysa AKP başlangıçta heveskâr görünmüştü. Niçin son 2 yılda AB süreci donduruldu? Son 1–2 yıl değil. 2005’ten beri durum böyle. »AB bir devlet politikasıydı. AKP’nin değil. Böylesi bir dönüşüm neden ve nasıl söz konusu oldu? 2003-2004’te Kopenhag kriterlerine ulaşmak için canla başla çalıştı. Ancak bu çalışma tarihsel bir kararlılık ve angajman içermiyordu. Kısa vadeli bir bakıştı bu, tarih alma derdindeydiler. Bunun avantajları vardı. AKP içeride ve dışarıda meşruiyetini güçlendirmek istiyordu. Tarih alındı fakat AB, Türkiye’ye ucu açık bir perspektif sunması AKP’nin üyelik sürecini yere yatırması için vesile oldu. AKP bu süreçte hep seçici davrandı. »Neden peki? Tabanının sesini dinledi. İç politikaya yöneldi. Sisteme yerleşmeye çalıştı. Dar görüşlü politikalar izlediği için politika üretme kapasitesi düştü. Kendi işine gelen reformlara ağırlık veriyor, diğerlerini geri plana atıyor. Geri plana atılan konular sonradan önünde büyük bir engel olarak çıkıyor. Kürt sorunu mesela. Eğer AKP samimi davransaydı AB’de Türkiye’nin üyeliğini isteyenlerin eli güçlenirdi. İslamcı imajı yıkılırdı. Ama böyle yapmadı bu nedenle AKP’nin İslamlaştırıcı etkisi ön plana çıktı. »Uzun vadede neyi amaçlıyor peki? Neyin peşinde koşuyor? Ben şeriat istediğini düşünmüyorum. AKP bir koalisyon, bir cemaatler federasyonu. Siyasetbiliminin hiçbir klasik parti normuna uymuyor. Hem kadro, hem kitle partisi olmasının yanında ideolojik yönü güçlü olan bir parti. Aynı zamanda bir, tek adam partisi. Erdoğan çok güçlü olsa da hükmedemediği bir baskı altında. Tüm grupları memnun etmek zorunda. İslami bir kamu baskısı yaratıyor. AKP aynı zamanda Gülen hareketi ile de koalisyon halinde. Tüm bunlar AKP’yi etkisi altına alıyor. »AKP, Gülen hareketi ile nasıl bir ilişki içinde. Acaba AKP’yi böyle davranmaya iten Gülen hareketinin baskısı mı? Gülen hareketinin baskısıyla böyle davrandığını sanmıyorum. »Gülen’in Afrika’daki okulları?.. Tarikatçı işadamlarının yatırımları? Bu yatırımlar karşılığında El Beşir’in çağrılması?.. El Beşir çok iyi bir örnek aslında. El Beşir olayında birden çok etken rol oynadı: 1- Yandaş sermayeye Sudan’da pazar kapma saiki var. 2- İslami dayanışma var. 3- İdeolojik bir bakış da sözkonusu. »Özellikle Fethullahçı Tuskon’un yatırımları? İslamcı koorparist bir dayanışma sözkonusu. AKP ile Gülen dayanışmasını doğal buluyorum. Gülenciler dünyayı AKP’den daha iyi tanıyor. AKP’nin hizmetine sunabileceği çok şey var. Karşılığında devletten kadro alıyorlar. ABD de büyük bir güç olarak Gülencilerden yararlanmak istiyor. BOP tasavvuru hâlâ geçerliliğini koruyor. »Nasıl bir tasavvur bu? Çok da kötü bir tasavvur değil bu! ABD bölgeyi liberalleştirmek malların, sermeyenin ve de hizmetlerin sınırsız bir şekilde dolaşımına açmak istiyor. Ancak bu aşamada proje başarısız oldu. ABD demokrasiyi dayatmaya çalıştı. Baktı ki seçimlerle yine İslamcılar iktidara geliyor, bundan da vazgeçildi. Bunun yerine birlikte çalıştığı rejimlerde insan haklarını güçlendirmek istiyor. »Öyle diyorsunuz ama aynı zamanda eşzamanlı olarak yeni işgal cepheleri açıyor. Yemen gibi... Yemen farklı. Yemen El Kaide’nin operasyonlar yaptığı bir yer. İran’ın kışkırttığı Şiiler var. Boş bırakılabilecek bir yer değil. Stratejik önemi var. El Kaide ile sınır aşan İslamcılık yaşanacak ve bitecek, bununla müzakere yapmak mümkün değil. »Nasıl bitirilecek peki bu? Bunlar dönemsel gelişmeler. Filistin’in adilane şekilde çözülmesi şart. Batı’nın İslam’la ilişkilerinde ciddi bir reforma gitmesi lazım. Önemli olan mutsuz sokaklardan bu grupların adam devşirmesini önlemek. Bunun da yolu var. Arap liderlerin değişime ikna edilmesi gerekiyor. Nasıl iklim için bir Kyoto Konferansı yapılıyorsa bir benzerinin de Araplar için düzenlenmesi lazım. PKK’ye özgür siyaset hakkı »AKP Kuzey Irak’ta ne tür senaryo peşinde. İçeride Kürt açılımı tıkandı gibi. Süreç nereye evriliyor? Açılım tıkandı, bitti. Ama Türkiye’nin bir çözüme ihtiyacı var. Çok geç kalındı. PKK ile müzakere yapmak gerek, yoksa Kandil boşalmaz. Boşalmazsa da sorun çözülmez. Türkiye Kandil’i tek başına boşaltamaz. Kandil’in boşaltılması ancak dolaylı ya da gizli görüşmelerle mümkün. PKK’nin siyasete girmesi söylemini ben ta başından beri savunuyorum. PKK’ye siyaset yapma özgürlüğü verilmedikçe sorun çözülmez. Ayrılıkçı propaganda serbest bırakılmalı. »Açılımını donduran AKP acaba olası bir erken seçime mi oynuyor? Ekonomik nedenler ve açılım sürecinin AKP’ye oy kaybettirmesi durumunda AKP’nin baskın seçime gidebileceğini yazmıştım. AKP oy kaybediyor ve oy seviyesi tek başına iktidar için yeterliyken seçime gideceklerini düşünüyorum. Şu an böyle bir tehlike bulunmuyor.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut facilisis interdum lacus, nec scelerisque magna vehicula et. Pellentesque nec eros mi. Sed ultricies tellus vel odio pellentesque non congue enim auctor. Fusce fermentum, magna non commodo fringilla, purus metus ultrices purus, ut laoreet est neque eu leo. Praesent suscipit diam nec quam luctus sit amet varius leo fermentum. Proin quis dolor nec diam aliquet bibendum et ac felis. Nunc ut ante vulputate mauris vehicula molestie. Praesent malesuada ipsum ac felis iaculis accumsan. Aenean dui sem, facilisis ut fermentum et, dignissim vitae odio. Donec pretium nisl sit amet nulla pharetra vulputate. In pellentesque bibendum consequat. Nullam eros diam, suscipit non rutrum vel, mollis sed augue. Nulla facilisi. Morbi facilisis, nisi at sodales facilisis, purus arcu luctus risus, ut lacinia metus lorem et metus. Cras tempus semper ante. Cras tincidunt euismod venenatis. Aliquam erat volutpat. Suspendisse tempor congue neque a aliquam.

Curabitur at est vel odio aliquam fermentum in vel tortor. Aliquam eget laoreet metus. Quisque auctor dolor fermentum nisi imperdiet vel placerat purus convallis. Fusce et risus eu justo euismod pellentesque. Suspendisse id viverra est. Aenean feugiat tincidunt urna et tristique. Etiam nunc nulla, elementum id dapibus vel, congue vitae purus. Pellentesque blandit enim eu tellus rhoncus id congue velit cursus. Phasellus interdum interdum ipsum, vel pharetra purus congue sed. Cras convallis elementum elementum.

Praesent dolor turpis, sodales mattis facilisis sit amet, commodo eu diam. Curabitur in neque felis, sed eleifend tellus. Nulla facilisi. Suspendisse vel suscipit eros. Vestibulum euismod turpis vel nunc sodales at vestibulum lectus dignissim. Donec quis magna lacus. Donec ultricies scelerisque purus, eu faucibus lorem tempor id. Cras egestas magna id nunc ullamcorper facilisis. In at est id felis lacinia aliquet. In hac habitasse platea dictumst. Donec molestie, eros ac venenatis posuere, erat dolor varius ligula, tempus interdum nisi dui ut sem. Suspendisse a euismod ligula. Fusce vitae erat orci, quis interdum turpis.

Curabitur quis orci non dolor fermentum tincidunt. Mauris quis massa ante, at semper nunc. Mauris in purus id ante gravida fermentum. Etiam hendrerit risus sit amet purus lacinia sollicitudin. Suspendisse mauris sapien, mattis eget accumsan et, suscipit in diam. Vestibulum nec diam et lectus euismod tempor. Quisque gravida luctus orci. Donec ornare, tellus et faucibus eleifend, felis eros fermentum ligula, in dapibus elit tellus a odio. Vivamus in iaculis justo. Cras convallis, sem id luctus fermentum, lacus lectus scelerisque lacus, id rhoncus est purus id ante.

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Ut facilisis interdum lacus, nec scelerisque magna vehicula et. Pellentesque nec eros mi. Sed ultricies tellus vel odio pellentesque non congue enim auctor. Fusce fermentum, magna non commodo fringilla, purus metus ultrices purus, ut laoreet est neque eu leo. Praesent suscipit diam nec quam luctus sit amet varius leo fermentum. Proin quis dolor nec diam aliquet bibendum et ac felis. Nunc ut ante vulputate mauris vehicula molestie. Praesent malesuada ipsum ac felis iaculis accumsan. Aenean dui sem, facilisis ut fermentum et, dignissim vitae odio. Donec pretium nisl sit amet nulla pharetra vulputate. In pellentesque bibendum consequat. Nullam eros diam, suscipit non rutrum vel, mollis sed augue. Nulla facilisi. Morbi facilisis, nisi at sodales facilisis, purus arcu luctus risus, ut lacinia metus lorem et metus. Cras tempus semper ante. Cras tincidunt euismod venenatis. Aliquam erat volutpat. Suspendisse tempor congue neque a aliquam.

Curabitur at est vel odio aliquam fermentum in vel tortor. Aliquam eget laoreet metus. Quisque auctor dolor fermentum nisi imperdiet vel placerat purus convallis. Fusce et risus eu justo euismod pellentesque. Suspendisse id viverra est. Aenean feugiat tincidunt urna et tristique. Etiam nunc nulla, elementum id dapibus vel, congue vitae purus. Pellentesque blandit enim eu tellus rhoncus id congue velit cursus. Phasellus interdum interdum ipsum, vel pharetra purus congue sed. Cras convallis elementum elementum.

Praesent dolor turpis, sodales mattis facilisis sit amet, commodo eu diam. Curabitur in neque felis, sed eleifend tellus. Nulla facilisi. Suspendisse vel suscipit eros. Vestibulum euismod turpis vel nunc sodales at vestibulum lectus dignissim. Donec quis magna lacus. Donec ultricies scelerisque purus, eu faucibus lorem tempor id. Cras egestas magna id nunc ullamcorper facilisis. In at est id felis lacinia aliquet. In hac habitasse platea dictumst. Donec molestie, eros ac venenatis posuere, erat dolor varius ligula, tempus interdum nisi dui ut sem. Suspendisse a euismod ligula. Fusce vitae erat orci, quis interdum turpis.

Filed in: Media Tags: ,

You might like:

Amazon Sales Up 40% in 2010 Amazon Sales Up 40% in 2010

2 Responses to "Kindle Books Now Outselling Paperbacks at Amazon"

  1. admin says:

    Curabitur quis orci non dolor fermentum tincidunt.

  2. admin says:

    Mauris quis massa ante, at semper nunc.

Leave a Reply

Submit Comment
© 2014 ChannelPro. All rights reserved. XHTML / CSS Valid.
Proudly designed by Theme Junkie.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol